Ekminezi’nin Tanımı ve Pratik Kuralları
Ekminezi geçmiş hayatı tekrar yaşamak demektir. Şahıs hangi yaşa getirilirse o yaşın ruh halini canlandırmakta ve yaşamaktadır. Acaba bu hal yalnız bir hatırlamadan mı ibarettir? Bunun üzerinde çalışan araştırıcılar çok ilgi çekici sonuçlarla karşılaşmışlardır.
İnsan tekâmül etmek için, tekrar tekrar yeryüzüne gelir ve bu durum belirli bir bilgi hamulesini alıncaya kadar devam eder. Reenkarnasyon ismini verdiğimiz bu “evrensel kanun” kendini çeşitli şekiller altında tanıtır. Tekrar bedenlenmenin kesin delilini veren deneysel bir yol vardır: buna, teknik deyimiyle EKMİNEZİ denmektedir.
Ekminezi Nedir?
Geçmişi tekrar yaşamaya ekminezi denmektedir. Ekminezinin tabirini Prof. Dr. Pitre koymuştur. Hipnotizma ile uyuttuğu süjesinin 10 – 20 sene önceki hayatını en ince ayrıntısına kadar tekrar yaşamaya başladığını görünce hayret etmiş ve bunu incelemeye koyulmuştur. Ekminezi hadisesi, hatırlamadan farklıdır. Bu geçmişi tekrar yaşamaktır. Hatırlamada geçmişten bahsederken, o hadiselerin geçmişte olduğunu biliriz ve bizim hakiki hayatımızı şimdi içinde yaşadığımız hadiseler teşkil eder. Hâlbuki ekminezide şimdiki zaman henüz gelecekte bulunan bir zamandır ve ipnoz halindeki şahıs için mevcut değildir.
Bu usul iki vetireyi tatbik suretiyle gerçekleştirilebilmektedir. Birincisi ipnotik ve manyetik uyku; ikincisi psikolojik infisal (ayrışım)… İpnotik ve manyetik uyku yolu ile yapılan ekminezi uygulamaları daha çok rağbet görmekle beraber, herkesçe iyi bilinmeyen ve oldukça incelik ve maharet isteyen psikolojik infisal yoluyla yapılanlar daha çok verimli ve kolay olmaktadır. Ekminezi ipnoz (hipnotik uyku) halinde yapıldığı gibi, psikolojik infisal(ruhi ayrışma ) metoduyla da yapılabilir.
Psikolojik infisal bir insanın etrafından alakasını keserek kendi ruh bilgilerinin içine dalması ve bu durumda dışarıdan gelecek ruhi tesirleri kolaylıkla alabilmesi halidir.
Psikolojik infisalle ruhlarla konuşulduğu gibi, süjen veya medyumun kendi ruhundaki hatıralarla da irtibata geçilebilir. Psikolojik infisalde ipnozun aksine süjenin şuuru kaybolmamıştır. Medyumun kendi ruhundaki hatıralarla irtibata geçmesi demek onları tekrar aynen yaşamaya başlaması demektir.
Ekmineziyi ilk deneyenler C. De ROCHAS, Okültist Ch. LANCELLİN, Dr. PİTRE ve Dr. AZZAM’ dır. Ekminezi ismini Dr. Pitre icat etmiş olmakla beraber, bu psikolojik olay, Pitre’ den önce “hafızanın gerilere gitmesi” (regression du memoir) diye isimlendirilmişti. Fakat her iki kelimeye veya deyime verilen anlam, Neo-Spiritualist görüş noktasından eksiktir. Bu olayın adi hafızayla hiçbir ilişkisi yoktur. Hatırlamak değil bizzat bedene bağlı olan ruhun geçmişteki olaylarını “yaşaması” söz konusudur.
Burada ekminezi uygulaması yapacak olan kimseyi, iyi ve ilmi bir şekilde ipnotizma ve manyetizma bilgisiyle yüklü kabul ediyor ve bu yüzden doğrudan doğruya uygulama tekniklerini veriyoruz. Manyetik tesirlere hassas bir süje üzerinde deneme yapılması bilhassa öğütlenir. Zira manyetik enerji süjenin ekminezik yaşantısına çok faydalıdır ve ayrıca deneycinin süjesi üzerinde hâkimiyetini devamlı kılar. İkisi arasında “alaka hali” noksansız olmalıdır.
Süje manyetik uykuya sokulduktan sonra uykusu derinleştirilir. Bu derinlik uyurgezerlik (sommabül) safhasına kadar çıkmalıdır. Az derin uyku hallerinde ekminezik çalışma yapılması tavsiye edilmez. Birçok arızalar ortaya çıkabileceği gibi, ayrıca başarı da elde edilemez. Bilinen tahkik usulleri ile uyurgezerliği tespit ettikten sonra, ki “gözler kapalı” uyurgezerlik olmalıdır, süjede birkaç halüsinasyon meydana getirilir. Bu halüsinasyonlarda süjenin davranışı, halüsinatif sahneye intibakı ve halüsinasyonun meydana gelişindeki sürati öğrenilir. Onun bu suretle, serbest ve kendi kendine yaşamasındaki kabiliyeti açığa çıkar.
Süjeye sakin ve fakat otoriter bir ses tonu ve ifadeyle hitap edilerek şu surette telkinde bulunulur: “Şimdi sizinle hayatınızın gerilerine doğru bir seyahat yapacağız.’’ Eğer 1964 senesi Şubat ayının yirminci günündeysek mesela;
‘’Sene 1964 Ocak ayının yirminci günü, saat(mesela) akşamın yedisi. Neredesiniz? Ve ne yapıyorsunuz? Sizi bir ay gençleştirdim,” diye sorulur.
Seneyi, ayı, günü, tarihi ve saati birkaç kere tekrar ederek, süjenin yakın geçmişteki hayatını dakik olarak yaşamasına yardım edilir. Süjeye duruma göre sorular sorulur ve hayatının o kısmı üzerinde bilgi edinilir. Bilhassa süjeden içinde bulunduğu günün ismi sorulur. Doğruluk derecesi sonradan tahkik edilir.
Sonra gene sene ay ve belirli günlerin tarihleri söylenerek birer ay gerilere gidilir. İlk deneyde ancak bir sene geriye gidilmesi öğütlenir. Müteakip celselerde süje daha geri senelere altı veya on iki aylık atlamalarla gene baştaki telkin usulü ile götürülür; yani gerçekleştirilir. Süjeyi yormamak ve katiyen zorlamamak lazımdır.
Geri senelere inildikçe manyetik paslar yapmak suretiyle uykunun derinlik derecesi muhafaza edilir veya arttırılır. En iyisi sene be sene atlayış yapılırken, her sene arasında ağır dikey paslar yapılır. Süje de gayri şuursal olarak meydana gelebilen uydurmalara sebebiyet vermemek için, çok dikkatli konuşulur ve telkin olabilecek her şeyden kaçınılır.
Deneyden evvel süjenin doğum senesi ve mümkünse ay ve günü tespit edilir. Bunlar süjenin bir önceki hayatına geçişte esas teşkil ederler. Süje çocukluk devrelerine geldiği zaman onun hal ve tavrına, konulmasına bilgisine bakılır. Kısaca akla gelebilecek her usulle onun gerçekten yakın geçmiş hayatının ruh haline, seviyesine bilgisine, görgü ve adetlerine, konuşma ve jestlerine dönüp dönmediğini tahkik etmek gerekir. Takvimdeki günlerin isim olarak tespiti çok önemlidir. Bazı hayati olaylar, kazalar vs. da, eğer varsa tespit edilir ve gerçekliği araştırılır.
Gençleştirme tedricen olacaktır. Nihayet bebeklik ve doğum anına kadar, gayet dikkatli ve tedbirli olarak, inilir. Süje tam bir bebektir. Hiçbir şey söyleyemez ve hatta anlayamaz. Fakat süje bağlı şuurunun bir kısmı ile devamlı olarak manyetizörle ilgili bulunduğundan, bazı ahvalde bir sahne seyrediyormuşçasına, tasviri olarak durumunu size anlatabilir veya evet, hayır şeklinde cevap verebilir.
Süjenin normal hayatına döndürülmesi, gençleştirme hareketinin tam tersidir. Bu sefer gene tedricen ve tedbirli olarak ihtiyarlatma yani senelerin büyümedi tatbik edilir.
Sene ve aylar teker teker söylenir:
Şimdi 1945 senesi Ekim ayının 10’u
Şimdi 1946 senesi Ekim ayının 10’u
Şimdi 1947 senesi Ekim ayının 10’u
Şimdi 1948 senesi Ekim ayının 10’u
Şimdi 1950 senesi Ekim ayının 10’u…
Yahut 20…21…22…yaşındasınız.
Lakin ta ki süjenin içinde bulunduğu sene, ay, gün saat ve dakikaya gelinir ve:
“Şimdi mesela,1978 senesi Nisan ayının 23’ü Pazar günü, saat akşamın 9.30’u koltuğunuzda rahat sakin ve dinlenmiş bir halde oturuyorsunuz” denir. Sonra malum uyandırıcı usullerle uyandırılır. Süjenin uyanınca bir şey hatırlamaması, alışmasının selameti bakımından telkin edilmelidir. Kendi kendine telkine, bu suretle mani olunur.
Önceki Yaşama Geçiş:
Şimdi tekrar süjen çocukluk, bebeklik ve nihayet ilk doğum anına dönerek, eski hayatına geçmeye çalışılsın. Bu çalışmalarda çok dikkatli sakin, tedbirli olmak lazımdır. Söylenen sözlerin önemli ve tahkike lüzum olan kısımları yazılmalı yahut banda alınmalıdır. Celse odasına sükûnet hâkim olmalıdır. Süjenin operatörüne tam bir güveni olmalı ve operatörde süjenin korkularını endişelerini gidermelidir. Yaşlar küçüldükçe ve hayatının muhtelif zamanlarındaki hastalık, kaza ameliyat, doğum vb. gibi durumlarla karşılaştıkça, süjenin fizyolik durumu iyi kontrol edilmeli tedbirli olmalıdır.
Basamaklı Geriye Dönüş:
Süjenin 30 yaşında olduğu kabul edilerek onun diğer hayatına geçilsin. Süje manyetik uykudadır.
Operatör şöyle bir sıra takip etmelidir:
“Şimdi 29-28-26…20…15…10…8…6…4…3….2…1 yaşındasınız. (Telkin devam ediyor) 10 aylık 8-4-2-1 aylıksınız. 25 günlük, 20-15-10-8-64-2-1 günlüksünüz. 20 saat, 15-10-8-6-4-2-1 saatliksiniz. 50 dakika 40-30-20-10-5-1 dakikalıksınız. 50 saniye 40-30-20-10-5…saniyeliksiniz (otoriter bir sesle) annenizin karnına döndünüz, 9 aydan beri urdasınız. Gitgide daha geriye dönüyorsunuz. 8…6…4…2…1 aydan beri anne karnındasınız. 25 günden beri…20…10…5…1 günden beri anne karnındasınız.20 saatten beri 15…10…5…1 saatten beri anne karnındasınız.50 dakikadan beri 40…20…10…1 dakikadan beri anne karnındasınız. 50 saniye 40…20…10…1 saniyeden beri anne karnındasınız. (otoriter bir sesle) diğer hayatınızdasınız.
Kimsiniz? Nerede ve ne yapıyorsunuz?”
Yukarıdaki ekminezik telkin şekli çok sağlam ve güvenli bir usuldür. Önce de denildiği gibi, telkinleri yaparken, mesela: 10…9…8… yaşındasınız derken, manyetik paslar yapmalıdır. Bazı araştırıcılar, ekminezik yaşama ve hatırlamanın daha kolay olması için süjenin alnı ortasına tazyik etmeyi tavsiye eder.
Bu çalışma sabır ister tedbir ister, tahkikler işin can damarını teşkil eder. Örneğin birçok defa yapılacak ekminezide hayatın belirli bir noktası veya olayı hakkında tekrar tekrar sualler sormak veya cevaplardaki ayniyet yahut çelişkiye dikkat etmek gereklidir.
Birçok deneylerde yanılmalar olmuştur. Süje ile operatör tam “manyetik alaka” halinde olmalı ve operatör asistanların telkinlerine ket vurabilmelidir. Ayrıca tam ekminezi tatbikatına geçmeden önce halüsinasyonlar hasıl etmek yahut en iyisi süjeye hayatının anlattırmak lazımdır: bu süjenin mahcubiyet ve sıkılganlığını yenmek içindir. Elbette sıhhatli bir süje daha uygundur. Uyandırırken gene tedrici usulle, fakat biraz süratli olarak, telkinler ve uyandırıcı paslar yapılmalı ve süjeye deney anının sene, ay, gün ve saati iyice anlatılmalı, ayrıca kendisine de söylettirilmelidir.
Tedrici yürüyüş yöntemini uygularken kısaca sene, ay vs.yi söylerken en azından 10-15 saniyelik zaman aralığı bırakmak gerekir. Bu hem süjenin yorulmasına mani olur hem de onun söylenen zamana intibak etmesini temin eder.
Ekminezi Ve Babinski Refleksi:
İngiliz araştırıcıları bu konuyu aydınlatmak için profesörlerin de bulunduğu bir deneyde: Babinski Refleksine bakmışlardır. (refleks gayri iradi olarak yapılan vücudun bir koruma mekanizmasıdır. Örneğin ayak ayak üstüne atmış bir şahsın dizkapağının altına vurulduğu zaman ayağın ileriye doğru hareket etmesi gibi…) babinski Refleksinde ise ayak tabanını bir iğne ile çizdiğimiz zaman normal insanda ayak parmakları öne ve aşağı doğru kıvrılır. Buna Babinski Menfi denir. Şayet felç vakalarında olduğu gibi şahsın ekstra-pramidal sinir yollarında(hareketi temin eden yüksek sinir merkezlerindeki sinir yoları) bir harabiyet olursa veya bu yollar 1 yaşından aşağı çocuklarda olduğu gibi tam gelişmemişse Babinski refleksi müspet olur.
Böyle bir şahısta yapılan Babinski deneyinde şahıs çok gıdıklanmakta ve ayak parmakları açılarak başparmak geriye doğru kalkmaktadır. Bu hale de Babinski Müspet denir. Bu refleksi muayene için süje hipnotizma ile uyutuluyor ve ekminezi yapılıyor. 14–15 yaşına getirilmiş olan süjede Babinski deneyi yapılıyor. Babinski menfi bulunuyor. Ekmineziye devam edilerek süje 6 aylık haline getiriliyor. Bu durumda yapılan deneyde Babinski müspet olarak bulunmuştur. Deneyde bulunan bütün gözlemciler hayret ederek ekminezinin bir hatırlamadan daha ileri bir şey olduğunu, tam manasıyla bir yaşama olduğunu ve bunu yapılan Babinski deneyiyle de gördüklerini söylemekten kendileri alamamışlardır.
Deneye burada son verilmemişti. Devam ediliyordu. Acaba doğmadan önceki zamanda, spatyomda(ahrette) refleks ne olacaktı. Bunu şimdiye kadar kimse düşünmemiş ve kontrolünü yapmamıştı. Sonuç merakla bekleniyordu. Süje ekminezi ile doğumdan önceki zamana getirildi. Bu anda Babinski deneyi yapıldı ve hayretle süjede hiçbir reaksiyon olmadığı görüldü. Bulunduğu durumu yaşıyor ve konuşuyordu. Deney tekrar tekrar yapıldı.
Ayakta hiçbir hareket yoktu… biraz evvel 6 aylık durumunda iken kahkahalar atan ve ayağına dokundurtmayan süjede şimdi tam bir hissizlik vardı. Bir şahıs reflekslerine engel olamazdı… Siz bir müddet gözlerinizi açık tuttunuz zaman onun kapanmasına engel olamadığınız gibi burada süje bu reflekse normal halde engel olamazdı. Niçin bu böyle olmuştur? Bu gayet açıktır. Süje 14 veya 6 yaşına getirildiği zaman her normal insanda olduğu gibi refleksleri normaldi. Yani Babinski menfi idi. 6 aylık durumunda ise Babinski müspet bulunmuştur. Zira süje 6aylık iken nasıl olduğunu hatırlamıyor, o durumu yaşıyordu.
Normal halde 6 aylık bir çocuğun beyindeki hareket yolları gelişmemiştir. Ve refleksin müspet çalışması da bundandır. Spatyomda ise süjenin bedeni ile alakası yoktur. Bedeni yoktur. İşte onun için de hiçbir refleks olmamıştır. Bütün bu deneylerden sonra ekminezinin bir hatırlama olmayıp bulunduğu o ana ait durumu aynen yaşamak olduğu sonucuna varılmıştır.
Ekminezi ile geçmiş yaşamın tekrar yaşandığını yapılan diğer muhtelif deneyler de gösteriyordu. Bu deneyler muhtelif araştırıcılar tarafından yapılmıştı. Hepsi de hayret ederek aynı sonucu buluyorlardı. Sonuçta şu karara vardılar: bu tamamen eskiyi yaşamadan ibarettir.
Alıntı