Epifiz, Pineal, Üçüncü Göz, Kutsal Kozalak
Bildiğiniz üzere beyin epifizi 7. çakranın salgı bezi olarak adlandırılıyor. Her şeyden önce beyin epifizi bir salgı bezi ve bir kaç hormon salgılıyor ama en önemlisi melatonin, yani büyüme hormonu.
Yabancı dildeki adı pineal gland, yani Türkçeye çevirirsek kozalaksı (kozalak şeklinde) salgı bezi. Çünkü şekli bir çam kozalağını andırıyor.
Bu beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte. Dokusal olarak da göz yapısına benzemekte (kornea, retina). Tabii bir farkı var. Gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor.
İsa’nın bir sözü var: “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler” diye. Bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor. Fakat bu organcık yaşlandıkça, özellikle günümüz modern dünyasında kireçleniyor ve işlevini yitirmeye başlıyor. Bunun en büyük sorumlusu olan kimyasal maddelerden biri de florür ve tabii ki sularımızdaki kireç. Ama bir numara florür ya da florüd.
Bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor.
Tabii bu kadarla bitmiyor, nedense, evet gerçekten nedense bütün antik dinlerde ve hatta günümüz dinlerinde kozalak ciddi ve muamma bir sembol.
Bu konuyu araştırmaya çalışırken denk geldiğim diğer bana ilginç konulardan birisi Fransız düşünür, yazar Voltaire’in de beyin epifizine kafayı takmış olması, hatta bu organcığın sırrını çözmek için birçok otopsi yapması.
Bu bezden 3 adet hormon salgılanıyor; melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (DMT). En önemlisi olan melatonin’e geçmeden önce dimetiltriptamin’e bakalım. dimetiltriptamin çok ilginç bir hormon. Şamanlarda ayahuasca denilen bir iksirin yapımında kullanılıyor. Hormonu ise bitkilerden elde ediyorlar.
Ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. Ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış. Yani ibadethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak.
Ki, Tibet manastırlarından tutun da Hristiyan manastırlarının da yüksek yerlere yapılması bu yüzden. Bu hormonun salgılanımını artırmak.
Ve ayrıca Hz. Muhammed’in riyazete yüksek ve karanlık bir mağarada çekilmesi, ilk orada emir alması, Hz. Musa’nın Tanrıyla konuşmak için dağa çıkması da bana göre bu yüzden.
Karanlık ayrıca çok önemli. Çünkü epifizin en önemli salgısı olan melatonin sadece karanlıkta salgılanıyor. Gece 11 ile sabah 5 arası en yüksek düzeyine ulaşıyor. Ki, çoğu dinde sabaha karşı ya da gece ibadetinin önemi bu yüzden. Bu hormonun salgılanımı ne kadar yüksekse ruhsal âlemlerle bağ o kadar güçleniyor. Ve ibadet için bu yüzden gecenin en karanlık ve salgının en çok olduğu an seçiliyor.
Melatonin en büyük faydası ise kanserden koruması. Kör insanların kansere yakalanmama sebebi de bu. Çünkü sürekli karanlık içinde oldukları için melatonin üretimleri çok fazla.
Bir bilimsel araştırma da göstermiş ki gece vardiyasında çalışanların kansere yakalanma oranı diğerlerine göre çok fazla.
Ek notlar:
-Melatonin hormonunun başka bir özelliği de çocukların 9 yaşından önce ergenliğe girmesini engellemesidir. 9 yaşından sonra salgılanma miktarında değişme olur, etkisinin azalmasıyla eşeysel organlar olgunlaşmaya başlar.
Belki de farkındalığın artmasını engelleme çalışmalarının sonucunda 6-7 yaşında ergenliğe girmiş çocukları seyrediyoruz haber bültenlerinde. Epifiz bezinin hormon salgılama mekanizması bozulmuş çocuklar…
-Melatonin hormonunun üretilebilmesi için uyuduğunuz ortamın tamamen karanlık olması gerekiyor. Yani gece lambası gibi şeyler yakılmamalı. Ya da ışığı kapatıp karanlıkta TV izlemek de hormonun üretimine katkıda bulunmuyor. Ayrıca en kaliteli uyku için 23:00 – 04:00 saatleri arasında uykuda olmak gerekiyor. Rem uykusu da denilen uyku bu saatler arasında gerçekleşiyor ve en çok bu aralıktaki rüyalar hatırda kalıyor. Bunu deneyebilirsiniz, sadece 5 saatlik bir uyku uyunmasına rağmen, tamamen dinç bir şekilde uyanıp güne başlayabiliyorsunuz.
-Kızılcık, deve dikeni, rezene, anason, kereviz, ayçiçeği, çemen, hardal ve sarı kantaron, papatya çayı, vişne, lahana, badem, fındık gibi gıda maddeleri ile magnezyum ve çinko içeren diğer gıdalar melatoninden zengindir. Bu tür gıdaların aksam saatlerinde alınması, gündüz alınmasından daha uygun olabilir.
-Bazı sürüngen türlerinin ve deniz canlılarının bir kısmında ve taraklılarda vücut tarafından alınan güneş ışınlarının miktarını ayarlayan organ. Bu canlıların kafatasında bir delik ve başlarının üzerinde küçük bir zar tabakası mevcuttur.
Melatoninin bu kadar önemli olması nedeniyle, bunu vücutta arttırmak için ne yapmamız gerektiği hususunda birçok araştırma yapılmaktadır. Bunun için, zaman zaman hayvanlarda kullanılmaktadır, ancak insan fizyolojisi hayvanlardan değişiktir, bu nedenle bu çalışmalar fazla faydalı olmamaktadır. Tantrik Yoga çalışmaları ile vücuttaki Melatonin seviyesinin arttırılması denemeye değerdir.
Bu yogalardan biri Nadi Shodhan Pranayama (birbiri ardından burundan nefes alıp verme), diğeri de Tratak’dır (gözü bir mum ışığına, meditasyonda kullanılan bir diagrama veya noktaya odaklamak).
Tratak gözleri ve zihni bir mum ışığına veya objeye odaklayarak yapılan bir Yoga egzersizidir. Vücudumuzda Melatoninin en çok bu çalışma ile salgılandığı tespit edilmiştir. Yanan bir mum ışığına gözü fokusluyoruz ve bu işlem sırasında beynimizin sap kısmını da dengelemiş oluyoruz. Gözler mum ışığına odaklandığı zaman epifiz bezine hormon salgılaması için uyarı yapıyor ve hormon salgılanması bu işlemi yaptığımız sürece, her gece artarak devam ediyor. Bağışıklık sistemini korumamız için gece bir müddet mum ışığına odaklanmamız ve sonra uyumamız hormonlarla ilgili çalışmalar yapan doktorlar tarafından şiddetle tavsiye ediliyor.
Tratak beynin her iki yarısında dengeyi sağlar ve epifiz bezinin büyük miktarda Melatonin hormonu üretmesini destekler. Melatonin hormonu, vücutta kanser oluşum riskini büyük oranda düşüren bir hormondur. Tratak ayrıca olaylara kolay konsantre olma gücümüzü de arttırır.
Uygulanışı:
Göz seviyenizde önünüze 1 metre kadar uzağınıza bir mum koyun. Gözlerinizi kapatın ve birkaç dakika nefesinize konsantre olun. Yavaş ve düzenli nefes alarak kendinizi derece derece, derin relaks duruma getirin. Sonra gözlerinizi açın ve mumun alevine birkaç dakika bakın. Gözlerinizin fokusunun mum ışığından ayrılmamasına dikkat edin. Mum ışığı zihninizde canlanana kadar focus durumunu bozmayın ve mum ışığına odaklanın. Gözleriniz yaşarırsa veya kurursa, ihtiyacınız olduğu kadar gözlerinizi kırpabilirsiniz.
Aklınızdan bütün düşünceleri çıkarın, 2 dakika kadar sonra gözlerinizi kapatın ve mumun alevini gözünüz kapalı olarak, olabildiği kadar çok detayları ile gözünüzün önüne getirmeye çalışın, aklınızda canlandırın. Eğer zihninizde, görüntü solgunlaşmaya başlarsa, gözlerinizi kısa bir süre açın. Bunu tam olarak yapabildiğinize emin olana kadar deneyin ve konsantrasyon olma kabiliyetiniz iyice arttığı zaman Tratak yapma zamanınızı uzatın.
Ateş bize verilmiş bir hediyedir ve fiziksel dünyamızda çok büyük bir yeri vardır. Ateş bize korunma, beslenme ve ışık sağlar. Yediğimiz besinleri onun yardımı ile pişirebiliriz. Metafizik olarak söylersek, element olarak ateş bizim negatif enerjilerden korunmamızı destekler. Şamanizmde ateş, güneyin elementidir ve niteliği kuvvettir, korunmadır, arınmadır, inançtır, güvendir.
Ateş bizim ruhsal açlığımızı besler, doyurur. Ateş bizim hepimizin içinde de yanar. Vücudumuzun görevini yapabilmesi için gereklidir. O aklımızın ve ruhumuzun sağlıklı çalışması için önemli bir unsurdur. Ateş bize hem yukarıdan hem de aşağıdan gelen bir hediyedir. Anne dünyamızdan yakıt olarak çeşitli şekillerde çıkar ve gökyüzünden hava ile gelir ve bizi kuşatır. Ateş elementi bize ruhsal ışık verir, ruhumuzun gideceği yolu görünür yapar. Bir ateşin karşısına oturup, gözlerinizi hiç alevlere odakladınız mı?
Mum ışığı ile yapılan meditasyonu hepimiz biliyoruz, Tratak dediğimiz, yukarıda açıkladığımız. Bunu denerseniz göreceksiniz ki, sizi çok etkileyip, fiziksel ve ruhsal bedeninize rahatlık, huzur, dinginlik verecek, kendinizi yeniden doğmuş gibi hissetmenizi sağlayacak, ayrıca (bağışıklık sisteminizi güçlendireceği için) birçok hastalığa da kalkan olma görevini üstlenecektir.
Derlenmiştir.
Görsel Düzenleme: Çiğdem Sarıgül