İSKENDERİYE GİZEM OKULU
Milattan sonra dördüncü yüz yılda İskenderiye şehri eski dünyayı yönlendiren Hermetik öğretinin başkentiydi. Bilim,sanat ve edebiyat dünyasının kalbi burada atıyordu..’’Burası bilinen dünyanın her yerinden alimlerin öğretmek, öğrenmek,tartış mak ve eski dünyanın en muhteşem kütüphanesini yaratmak için toplandıkları yer’’di. Eski dünyanın entelektüel birikimi ve tüm bilgeliği buradaydı.Dördü ncü yüzyıla gelinceye kadar,Hermes’in öğretisi içinde yoğrulmak aşkı ile tutuşan tüm bilginleri ,sanatçıları,ed ebiyatçıları büyülü bir kuvvet ile baştan çıkartan ve kendine çeken bu şehir yeryüzü Hıristiyan kıyıcılığı ile tanışmadan önce dünyanın kültür,sanat ve bilim merkeziydi.Hıri stiyanlık öncesi çağlarda ;‘’ Felsefe ve matematiğin.teo lojinin.filoloj i ve bilimin en önde gelen merkezi olan İskenderiye gerçek anlamda bir üniversiteydi.’
İskenderiye okulunda felsefe aristokrasinin fikri mülkiyeti olmaktan çıkarılıp,ilgi duyan bireylerin tümüne açık hale getirilmiş,sını f ve cinsiyet farkları ortadan kaldırılmıştı.A ncak İskenderiye bir gizem okuluydu.Gizeml er doğaları gereği ancak ,donanımlı,algı lama seviyeleri yüksek kişilere açıktırlar.İske nderiye gizem okulunun yetkin olmayana kapalı duran kurumsal yapısı ve entelektüel seviyesi, onu ortadan kaldırmak isteyen Hıristiyan kilisesinin işini çok kolaylaştırdı.İ skenderiye şehrinin kültür birikimi Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğunu n resmi dini olarak kabul edildiği IV. yüzyıldandan sonra Hıristiyan papazların kışkırttığı kör kalabalıkların vahşi çığlıklarına kurban edildi.
‘’İskenderiye’n in altın çağı hoşgörüsüz Hıristiyan ’Kutsal’ Roma imparatorluğunu n doğuşu ile sona erdi.Eskilerin kapsamlı dünya bilgileri ve gelişmiş kültürlerine rağmen,Hıristiy anlar onları,aslında ‘kırsal kesimde oturanlar’ anlamına gelen ‘pagan’ damgasını vurarak yok saydılar.’’
İskenderiye okulunun ortadan kaldırılması girişimleri ilki dördüncü yüzyılın sonlarında meydana geldi.391 yılında Hıristiyan piskoposu Theophilos, Hermes’in Mısır’da yaydığı dine ait bir tapınaklardan birini kiliseye dönüştürmek istedi .Hermes yanlıları bu girişim karşısında çılgına döndüler.İsyan edip sokaklara döküldüler.Büyü k bir ayaklanma başladı Şiddetli çarpışmalar oldu Bizans valisi Hıristiyanları da yanına alarak kalkışmayı bastırdı.Daha sonra ,İmparator ve vali tarafından başkaldırının asıl suçluları oldukları tespit edilen İskenderiye kütüphanesinde bulunan Hermetik kitapların büyük bir bölümü Bizans imparator I. Theodosius’un emriyle Şehrin hamamlarında yakıldılar.
İskenderiye okulunun bilginlerine ve kitaplarına karşı Hıristiyanlığın giriştiği vandal hareketler yirmi dört yıl boyunca aralıksız sürdü. İskenderiye kütüphanesinde çalışan Hypatia adındaki son büyük bilgin ve filozof 415 yılında’’..bir Hıristiyanlar güruhu tarafından yakalanarak etleri deniz tarağı kabuklarıyla parçalanmak sureti ile öldürüldü ve bedeninden geriye ne kaldıysa yakıldı.Bu hareketin başında bulunan Patrik Kyrillos daha sonra St.Kyrillos adıyla aziz mertebesine yükseltildi.Büy ük kütüphane pagan batıl inançları içermesi gerekçesiyle sonunda yakılıp yok edildi ve bir servet değerindeki bilimsel eserler dört bir yana dağıldı’
Eski çağın en büyük bilim yuvasını son nefesini verinceye kadar terk etmeyen,bağnazlığın imparatorluğuna ödün vermeden tek başına direnebilecek kadar cesur olan ve bu nedenle ,Bizanslı Hıristiyanlar tarafından ağır işkenceler altında katledilen Hermes geleneğinin son büyük bilgesi, Hermes bilgeliğinin ve gizemli kadim yazmaların netli savunucusu, Hypatia (büyük bir özveri ile imkansızlığa karşı direnen Karacahöyük dergahının Ana’sı gibi), bir kadındı.
Bizans İmparatoru I.Theodosius İskenderiye’den sonra İmparatorluk içindeki Hermes ekolunden gelen tüm mabetleri Hristiyanlık karşıtı gelişmelerin kaynağı sayarak kapattı.Bizans topraklarında o güne kadar görülmedik ölçülerde bir kitap yakma olayları yaşanmaya başlandı.Sadece İskenderiye kütüphanesinde yakılan kitapların sayısı 400 000 civarındaydı .Hıristiyan bağnazlığı insan aklının alabileceği sınırların çok dışına taştı.Onca değerli kitap ,dünyanın geleceğinde artık bir daha var olmamak üzere kaybolup gitti.
Bu kitap yakma olayları, aslında bir tür insanlığın kayıtlı hafızasını imha etme girişimleriydi. Hristiyanlık insan zihninde, kendi öğretisine boşluk açmak yer bulmak için insanlığın belleğini boşaltmaya kalkışmıştı .Bu yangınlarda her şey kaybolmadı.Yangınlardan canlarını ve kimi değerli kitaplarını kurtarabilmiş Hermes bilgeleri yüzyıllar boyu geleneklerini yer altında sürdürdüler.Büyük yangından uzun yüzyıllar sonra Hermetik eserler ilk önce Bağdat sarayında gün ışığına çıktılar. Hermetik eserlerin Bağdat’ta Arapça’ya çevrilmesiyle birlikte Bağdat sarayı bilimde sanatta ve edebiyatta büyük gelişmeler gösterdi.Arap kabile devleti kısa zamanda bir dünya imparatorluğuna dönüştü.
Arap İmparatorluğu şaşırtıcı çıkışını tamamladıktan hoşgörüsünü kaybetti bağnazlığa teslim oldu.Hermetik eserler ve Hermes geleneğinden gelen bilginler Bağdat’tan dışlandılar kovuldular.’’Arap camiasının giderek hoşgörüsüz bir hale gelmesi üzerine hermetik kitaplara sahip olanlar güvenli bir sığınak arayışı ile yollara düştüler.Onbeşinci yüzyılda birçokları Kuzey İtalya’da toleranslı bir şehir devleti olan Floransa’ya kaçtılar ve burada bu bilgelik felsefesi yine büyük kültürel bir gelişmeye ilham kaynağı oldu.’’
Hermetik yazıların batıda yeniden ortaya çıkmasıyla birlikte yaşadığımız uygarlığı hazırlayan ‘’Rönesans ’’ın doğuşu başladı.’’Leoardo da Vinci,Dürer, Bottiçelli, Roger Bacon, Paracelsus, Thomas More, William Blake, Kepler, Kopernik; İsaac Newton, Sir Walter Raleigh, Milton, Ben Johnson, Daniel Defoe, Shelley ve eşi Mary, Victor Hugo ve Carl Yung’’ başta olmak üzere Rönesans’ın reform hareketine katkıda bulunan pek çok sanatçı ,filozof ve bilim adamı Hermetik yazılara borçlu olduklarını kabul etmekteydiler.
Aleviligin kökleri – Erdogan Çınar