Sembolizm

13 Sayısının Gizemi Sırrında Saklı

Varoluştan bu yana 13 sayısına bir sürü anlamlar yüklenmiştir. Çünkü sırrını herkes öğrenir ama anlayamaz. Anlaşılamama nedeni ise herkesin kendi algısında yüklediği anlamda gizlidir. Gizin açılımı insanlığın belli bir algı seviyesine ulaştığında tam olarak idrak edilip anlaşılacaktır. Ne zaman olacak diye sorarsanız, ne zaman tüm insanlık birbirine şefkat ile sarılır işte o zaman gizem açılır, hakikatin sırları dökülür.

Gerek dinler döneminde gerekse Mayalar zamanında 13 sayısı denk geldiği zaman takviminde yaşanan olaylara göre anlam kazanmıştır. Dolayısıyla kimileri için uğursuzluk ifade ederken kimileri için uğurlu gün olarak tayin edilmiştir.

Bu durum günümüzde hala devam etmektedir. Uğursuz olduğuna dair gelişen inanç oldukça yaygın olup yaşamı etkilemektedir. Örneğin ev kapılarına 13 numara verilmez, uçaklarda 13 no.lu koltuk yoktur. Yüksek binalarda 13. kat işlenmemiştir. 12A veya 14 olarak devam eder. İnsanların o katlarda kalmak istememelerinden dolayı bu tür çözümler üretilmiştir.

Negatif deneyimlerin neler olduğuna bakacak olursak pek çok örnekle karşılaşırız. Mesela son zamanlarda Nasa’nın insanla birlikte yaptığı ay yolculuğunun 7. uçuşu olan Apollo 13’ün de başarısız olması bu sayıya bağlanmaktadır. 13 sayısının uğursuzluğuna duyulan inancın kökeninde bir yıl içinde ayın 13 kez dolunay olarak gözükmesinin yattığını söyleyenler de vardır.

İnancın kökü çok daha eskilere mitolojik tanrıların yaşadığına inanılan çağlara dayanmaktadır. Efsaneye göre ışık, neşe, saflık, masumiyet, barış ve güzellik tanrısı Balder İskandinavya topraklarında o zamanlarda bir ziyafet verir. Balder Vikking’lerin meşhur tanrısı Odin ile Frigga’nin oğulları olup, ay kraliçesi Nanna’nın da eşidir. Bu ziyafete 12 kişi davetli iken, kötülüklerin tanrısı Loki, davetli olmadığı halde, zorla 13. kişi olarak katılmak ister. Ancak bu arada çıkan tartışmada, Loki diğer tanrılar tarafından da çok sevilen Balder’i öldürür. 13 sayısı böylece tescillenir.

Benzer bir durumu Hristiyan toplumunda Hz. İsa’nın son yemeğine uyarlarlar. Balder’in yerini Hz. İsa, Loki’nin yerini de hain Judas alır. Bu yemekte 13 kişiden oluşur ve yemekten sonra 24 saat içinde de Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürülür. Böylece Hıristiyanlarda da inanç oluşmuş olur. Hıristiyanlar o günden sonra akşam yemeğinde 13 kişi bir araya gelirse bunlardan birinin başına bir felaket geleceğine inanılır.

Bu inanışlara göre 13 sayısı uğursuzdur ama ayın cumaya rastlayan 13. günü hepten uğursuzdur. O güne nikâh tarihi almazlar. Doğumları, düğünleri o güne denk getirmemeye çalışırlar. Öyle ki bu inanç o kadar güçlenmiştir ki bir çeşit fobi yani bir çeşit korku hastalığı olarak kabul edilmiş olup adı literatüre  ‘Triskaidekaphobia’ olarak geçmiştir.

İslam Dünyası ise 13 sayısına önem vermektedir. Müslümanlar için önemli olan bazı olayların gerçekleşme tarihinden hareket ederek rakamlar toplanmaktadır. Örneğin Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’ın doğum tarihi 571 dir ve rakamları toplamı 13′dür.

Bir diğer örnek de İstanbul 1453 yılı fethediliş tarihidir. Rakamları toplamı yine 13′dür. Dini açıdan yaklaşacak olursak, bunların İslam dininde karşılığı yoktur. Dinimiz hiçbir şeyi uğursuz saymamıştır.

Kimi toplumlar ise 13 sayısını uğurlu görmektedir. Örnek verecek olursak Meksika’da, Kelkit ve Germenlerde bu sayı kutsal kabul edilmektedir. Çoğu insanın şanslı sayısı 13 dür. Buraya kadar olanlar işin inanç kısmı idi. Daha da derinden bakacak olursak örneğin Mayalar döneminde 13 sayısının yaradılışla ilişkisi olduğunu görüyoruz.

Kadim Mayalar Allah’ın matematiksel doğasını keşfettiler:

Yaratılışın doğası içinde 13 sayısının frekansı bulunmaktaydı. 13 sayısı sembolik olarak daireyle ifade ediliyordu. Mayalarda Hunab K’u’nun sembolü daire içinde kare olarak gösteriliyordu. Hunab K’u’nun anlamı ölçüyü ve hareketi verendir. Hunab ‘Allah’ veya Yaradan ve K’u piramit demektir.

Aslında, bununla Tanrı piramidin içindedir demek isteniyor,  fakat Mayalara göre bizim fiziksel bedenlerimiz de piramittir ve içinde Tanrı’nın gücü vardır. 13 sayısının gücü bizim içimizdeki Tanrı’nın gücünü uyandırıyor diyebiliriz.

Mayaların takvimine göre 13’üncü ışın, takvimdeki en yüksek titreşimdir; dönüşümü temsil eder. Bu da Gezegenimizin daha büyük bir IŞIĞA uyumlanma zamanına girdiğimizin göstergesidir.

13 Sayısının frekansı bizim içimizdeki Tanrıyı uyandırır.

13 Zeki, yeniliğe açık, araştıran keşfeden, gücünü nefs yönünde kullanmayan anlamına gelir.

3+1=4 eder. Bu sayı, karmik borçları ödemekle ilgilidir.

13 sayısının geçmiş ile ilgili kayıtlarından sonra günümüzde şimdi bedenlerimizdeki 13 enerjisinin aktivasyon zamanı ve bunu birbirimize şefkatle bakıp, şefkatli davrandığımızda dönüştürebilmiş olacağız. Şefkat’e değinecek olursak özgözümüzle karşımızdakine bakıp onun özünü görmek ve gördüklerimizin ihtişamı karşısında huşu ile bakabilmektir.

Yaratıcılığı hepimiz biliyoruz aslında olmayanı oldurma, kişiye özgü bir şeyler tasarlama, ortaya çıkarma ve değişen algılarımızla yeni bir dünya yaratma.  Bunu da sağ ve sol beynini ilişkilendirmeyi başarmış, içinde dişi ve eril enerjiyi eşit oranda kullanmayı gerçekleştirmiş, nötr algı boyutuna gelmiş bireyler yapabilecekler.

Şimdiki çocuklarımıza bir bakın dünyaya bu potansiyelle donanmış olarak gelmekteler. Kendilerini tam olarak ifade edebildiklerinde ve bilinçleri uyanana kadar doğru yönlendirilip eski düşünce kalıplarıyla acizleştirilmezlerse onlar 13 enerjisini yeryüzünde aktif hale getirebileceklerdir.

Yepyeni bir dünya için fark edelim, fark ettirelim.

Rüya Yüksel

Çiğdem Sarıgül

Çocukluğumdan beri bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırıyorum. : )

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu