Kuantum

BİLİM DÜNYASINDA KUANTUM GERÇEKLİĞİ

Bir kuantum sıçraması sırasında gerçekten ne olur?

Bilim dünyasının araştırıp ortaya koyduğu bu sekiz gerçekliğe kısaca bir göz atmak, kuantum fiziğini anlamak konusunda bize bilimsel bir açı da sunacaktır. Kuantum gerçekliğini günlük yaşama indirgeyebilmek için bilimin verilerini temel kaynaklarımız kabul ederek yola koyulmamız, kuantum fiziğinin felsefi yorumlarını yapmak açısından çok yararlı ve günümüz anlayışına uygun olacaktır. Önce bilimsel veri sonra bilim felsefesi ve ardından günlük yaşama indirgeme; diğer disiplinlerle olan bağlantıları çözme ya da yapılandırma, bir sıra takip ettiğinde kuantum gerçekliğini anlama açısından araştırıcının da anlayışını kolaylaştır diye düşündük.

Princeton’dan mezun olan Hugh Everett tüm evreni açıklamak için kuantum teorisini kullanmak istiyordu. Fakat geleneksel kuantum teorisi dünyayı “olduğu gibi değil” gözlemciye göründüğü gibi, her şeyi bilen, her yerde ve her zaman olan, maddesel dünyanın dışında bulunan (günümüzün modern bilim adamları arasında modası geçmiş bir önerme) “son durak gözlemcisi” ne göründüğü gibi açıklamaktadır.

Bu kuantum teorisinin evrenin kentlisini açıklamak için kullanılması mümkün değildir. Everett bunun yerine matematiği değiştirmeden, kuantum formülasyonunda gözlemcinin rolünü azaltan ve bizim evren sözcüğünün ne anlama gelebileceği konusundaki görüşümüzü yoğun bir şekilde genişleten radikal bir yorum öne sürdü.

1982 yılında zamansız ölümüne kadar Pentagon’da stratejik planlamada çalışan Everett, gözlenmeyen atomun kuantum muhtemel pozisyonlarının sadece olasılık değil, gerçek olduğuna karar verdi. Atom gerçekten aynı anda birçok yerde bulunabiliyordu, ama bu atomik pozisyonların her biri farklı bir evrende yerleşmişti. Everett’in yorumuna göre olması muhtemel olan her şey büyük Everett kâinatının alt evrenlerinden birinde oluyordu.

Everett kâinatını yer-zamanda spagetti çubuklarından oluşmuş, her çubuğun “tüm evren”  diyebileceğimiz şeyde farklı muhtemel bir tarihinin olduğunu, fakat aslında büyük bir koleksiyon içinde sadece bir alt evren olarak bulunduğunu gözümüzün önüne getirebiliriz. İnsan gözlemciler bu alt evrenlerin birçoğunda bulunurlar, fakat komşularının varlığının farkında değildirler.

Everett’in modelinde kuantum teorisi bir olayın gerçekleşme olasılığını temsil etmez. Bütün olaylar bu dünyada gerçekleşir; hiçbiri dışarıda kalmaz. Aslında kuantum teorisi gözlemcinin kendisini evren B’ den çok evren A’ da bulması olasılığını temsil eder.

Everett’in yorumu dünyanın gerçekten nasıl çalıştığı hakkında gerçek bir resim verirse, o zaman bir kez daha dünyayı “olduğu gibi algılamakta” sıradan insan bilincinin en yetersiz araç olduğunu öğrenmiş olacağız.

Einstein’in özel görecelik teorisi dünyayı tüm olayların, geçmişin, şimdinin ve geleceğin sonsuza kadar birlikte var olduğu değişimsiz bütün bir yer-zaman olarak açıklıyor; bu açıklama insanların her gün dünyayı sürekli olarak değişen şimdiki an olarak deneyimlemesiyle uygunluk sağlamıyor.

Everett ve Einstein’ın fizik temelli dünya görüşleri bizim günlük deneyimimizle ters düşüyor: her ikisi de gerçek dünyanın bizim duyularımıza görünenden çok daha büyük olduğunu söylüyorlar.

Bütün kuantum gerçeklikleri içinde hiçbiri Everett’in sizin evreninizle birlikte sayısız evrenin var olduğu tartışmasından daha dikkat çekici değildir. Ancak, gerçeği tek olarak ele alması nedeniyle (bu modelde olasılıktan gerçekliğe gizemli gözlemciler tarafından yaratılan geçişler yoktur) Everett’in abartılı vizyonu bazı kuantum düşünürler arasında gittikçe popülerlik kazandı. Bilim kurgu yazarları iyi bir hikâye yaratmak amacıyla paralel evrenleri icat ettiler.

Astroset

Çiğdem Sarıgül

Çocukluğumdan beri bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırıyorum. : )

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu