İNSANIN UYANIŞI (İsrafil’in Borusu)
Ruhsal Dünya’nın uyarıları ve yardımlarıyla kapalı şuur halinden, uyur-gezerlikten, sarhoşluktan, gerçek uyanıklık haline, ayıklığa geçilir. Menfi imajinasyon ve menfi düşüncelerin hâkim olduğu nefsani şuur yok olursa, vesvese de ortadan kalkar. Bunun sembolü “İsrafil’in Borusu”nu, yani ‘Kalk Borusu’nu, ‘Uyan Borusu’nu çalmasıdır.
Borunun ismi şuurdur. İsrafil’in Sur’u ötecektir, denir. Bu boru öttüğü zaman öyle bir ses çıkarırmış ki, onu dinleyenin kulaklarının zarı patlar, göğsü daralır, beyni allak bullak olurmuş ve herkesin işitebileceği bir sesmiş. Sur’un üflenmesi, kıyametin kopması demekmiş. “Nefn”, Arapça üflemek, boru çalmak anlamına gelir. “Nefh-i Sür”, İsrafil’in Sur’u anlamındadır.
O halde, İsrafil tarafından Sur’un çalınması, o borunun öttürülmesi yani bir nevi uyan, ayağa kalk borusunun üflenmesi, artık apaçık bir hale gelmektedir. İsrafil’in borusu, genel şuur uyanıklığına götüren maddi ve manevi tesirler süreci demektir.
İsrafil’in Sur’u iki defa çalar. Biri, bireysel şuur uyanıklığı içindir. Diğeri ise, genel uyanıklık içindir. Sakın ola ki, birisinin upuzun bir boru alıp öttürmesi ve milletin ayağa kalkması akla gelmesin. Elbette ki, lavların fışkırması, denizin kabarması vb. tarzında maddi tesirler olabilir ama bir de, insanın içinde meydana gelen birtakım değişiklikler vardır ki bunlar bir manevi tesirle beraber gelir.
Tesir tek şekilde gelmez. Bu şuna benzer; Okuma yazması bile olmayan birinden Ziya Paşa’nın bir beytini açıklamasını istiyorsunuz ve bunu başaramayınca da onu dövüyorsunuz. Şimdi bu kişi sopadan sonra o beyit’i açıklayabilir mi? Ne öğrendi? İşte, kıyameti tek başına fiziki bir tesir halinde düşünmek de aynen buna benzer. Ama siz, ona, aynı zamanda manevi tesiri, yani Ziya Paşa’nın şiirlerini okuyup anlayabilecek bilgiyi de vermişseniz, sadece Ziya Paşa’nın değil, başka bir şiir de yazsanız, onu anlayacak ve kendine göre bir anlam çıkaracaktır.”
Alıntı