SES MAJİSİ
Okült bilgilere göre, önceki devrelere ait kimi uygarlıklarda bilinen ve koşullar elverişli olduğundan yaygın biçimde kullanılan, canlı veya cansız nesneler üzerinde sesin ‘esîr’î vibrasyonları yoluyla birtakım etkilerde bulunabilme bilimi veya sanatı (kimi yazarlar “sonik bilim” terimini kullanırlar).
Ezoterik bilgilere göre, ses, fizikte açıklandığı şekilde yalnızca hava veya su gibi yoğun ortamlardaki titreşim dalgalarından ibaret değildir. Sesin fiziksel ortamın yanı sıra ‘esîrî ortamda yayılan dalgaları da vardır ki, bu esîrî titreşim dalgalarının insan üzerindeki etkisi, fiziksel titreşim dalgalarının etkisinden çok daha önemli boyutlardadır.
Ayrıca insanın işitme organının (kulak) “infra” ve “ultra” sesleri duyamaması bu seslerin esîrî ‘tesirlerinden etkilenmemesi anlamına gelmez; insan duyamasa da bu seslerin esîrdeki titreşimlerinden (vibrasyon) etkilenmektedir. [Fiziğe göre, insan kulağı yaklaşık 16 Hz’den (saniyede 16 titreşim) daha düşük ve 20 kHz’den (saniyede 20 bin titreşim) daha yüksek frekanslı sesleri duyamamaktadır].
Belirli bir frekansa (titreşim derecesi, sıklığı) sahip her müzik notası ve kimi alfabelerde harflerle karşılanan her ses, fiziksel ortamlarda meydana getirdiği dalgalanmalara benzer şekilde, esîrî ortamda da dalgalanmalar meydana getirir.
Dolayısıyla, birçok sesin bileşiminden oluşan ve bir titreşimler skalası gösteren her sözcüğün, her cümlenin söylenişinde veya her melodinin çalınışında esîrî ortamda birtakım karmaşık, fakat ahenkli dalgalanmalar ve çevreye etkide bulunan birtakım tesirler yaratılmış olur.
İşte ses majisi, bu seslerin tek tek esîrî özelliklerinin ne olduğunu, bileşimlerinin nasıl etkiler yarattığını, bu bileşimlerin hangilerinin canlı veya cansız nesneler üzerinde hangi etkileri yaratabileceğini, bu etkilerin en güçlü halde olabilmesi için çıkarılan seslerin ne şekilde çıkarılması gerektiğini [sesin cinsi (insan sesi, mekanik ses vb.), tonu, şiddeti, titreşim genliği, telaffuzu (prononciation), titremlemesi (intonation), nefes ve düşüncelerle uyum ilişkisi vb.] konu edinen bir bilimdir.
Ezoterik bilgilere göre, eskiler, ağır taş blokları kaldırma gibi PK (psikokinezi) etkinliklerinde, şifa çalışmalarında, ‘değişik şuur hallerine geçtikleri mistik deneyimlerde ve daha birçok alanda bu ses biliminden ya da ses majisinden yararlanıyorlardı. (Kimi Antikçağ tarihçilerine göre, birçok antik kentin duvarları ve tapınakları bu teknikle inşa edilmiştir. (Dev Yapılar)
Kitaplarında eski uygarlıklardaki ses majisinden söz eden kimi yazarlara göre, Mezopotamya ve eski Mısır rahiplerinin ses majisiyle ilgili bazı etkinlikleri, eskilerin iyi bildiği bu bilimin şimdiki devrenin başlarına dek sürebilmiş “kırıntıları”dır ancak. Gnostiklerin, kabalistlerin ve okültistlerin “güç isimleri” ile ilgili teorik çalışmaları da, bu “kırıntılar”dan kaynaklanmıştır. Okültistlere ve kabalistlere göre, “güç sözcükleri” denilen bazı sözcükler, özellikle ilâhî isimler özel biçimlerde telaffuz edildiklerinde birtakım majik etkiler yaratırlar ki, bunlara “güç isimleri” denir.
Eski Mısır’da bu “güç isimleri”ne “hekau” denirdi. Aslında her insanın adının seçilişi tesadüfi değildir; adın belirlenmesinde tek etken olmamakla birlikte, bir etken de varlığın ihtiyacı olduğu tesir biçimidir. Yine bu yazarlara göre, kimi ilâhî adlar, kutsal ‘mantra’lar , ‘zikir’ler rasgele seçilmiş sözcüklerden oluşmamışlardır ve gerektiği biçimde söylendiklerinde, yani telaffuz, titremleme ve vurgulara dikkat edilerek söylendiklerinde ya da tekrarlandıklarında majik veya psişik bir etki yaratabilmektedirler.
Kimilerine göre, birçok işe ilâhî bir ad söylenerek başlanmasının bir nedeni de budur. Ezoterik kaynaklara göre bu tür bir etki, kimi kutsal kitaplar sesli okunurken de, ancak kitabın indirildiği dilde ve gerektiği gibi okunduğu takdirde yaratılabilmektedir. Hint tradisyonlarına göre ses majisi yapıcı olduğu gibi yıkıcı amaçlarla da kullanılabilen bir güçtür. (Kaynaklar: Dharma Ansiklopedi)
SES BİR ANAHTARDIR:
Tezahür etmiş evrendeki her şey titreşimsel bir doğaya sahiptir. Bir şeyin şekliyle titreşim frekansı arasında direkt bir ilişki vardır. Bizim perspektifimizden sizler, ışık ve ses de dâhil olmak üzere birbirine bağlı bileşik enerji alanlarısınız. Bedeninizin organlarını ve sistemlerini oluşturan çeşitli hücreler, diğer hücrelerle uyumlu ses titreşimleri yayarak hücresel rezonanslara yol açarlar.
Aslında bedeniniz yürüyen bir senfonidir, birçok gücün birlikte yarattığı bir sabit dalga kalıbıdır. Bedeninizi oluşturan bu sabit dalgalar dünyayla rezonans halindedir, ayrıca dünyanın geçirdiği değişikliklerden de etkilenmektedir. Dünya büyük bir geçiş dönemindedir, rezonansları değişmekte, yeni bir denge haline doğru ilerlemektedir.
Bu yüzden bedeninizin rezonans alanları da atom altı düzeyden hücresel düzeye kadar yeni bir denge haline geçmekte, bu da tüm organlarınızı etkilemektedir. Bu olay büyük bir içsel biyolojik gerilime sebep olmakta, bazen hastalık, bazen yorgunluk, bazen de çalkantılı haller şeklinde rahatsızlıklara yol açmaktadır.
Duygusal âlemde ise duygusal dengesizlik şeklini almaktadır. Duygular da sese ve titreşime sahiptir. Duygular kanın kimyasında değişikliklere sebep oldukları gibi, solunum modelinin ve kandaki oksijen düzeyinin değişmesine de yol açarlar. Yakında tüm duyguların bir ses ya da titreşim imzasına sahip olduklarını keşfedeceksiniz.
Duyguların bastırılması bedenin kimyasında şiddetli bir geri itmeye neden olur. Duyguyu daha net bir şekilde anlamak için kendinizi bileşik rezonant bir enerji ve titreşim alanı olarak görmenizi ve duyguların ses imzalarına sahip olduklarını kabul etmenizi öneririz. Farkındalığınızın bedeninizin duyguları tutan bölgelerini kapsamasına izin verin, böylece onları salıvermeyi kolaylaştırabilirsiniz.
Kaynak: Hathor Bilgileri