TOHUM SEMBOLÜ
Tohum, genel anlamıyla özün bilgisi, bütünün bilgisini taşıyan parçacık, ruha ait olan Tanrı’lık bilgi ve bütünü yaratabilmenin sembolü olarak tanımlanmaktadır. Tohum, özün bilgisi, çekirdek bilgidir ve hiç yok olmayan, tekrar tekrar devinimle doğan, çok küçük bir parçacıkta bütünün bilgisini taşıyan kesintisiz bilgi taneciğidir.
Merkez ve yumurta sembolleriyle, ölüm-yeniden doğum çarkıyla, kadın ve doğurma eylemi ile ilişkilendirilir. İnisiyasyonlarda aydınlanmayı, çeşitli geleneklerde ise yaratılışı, ruhu temsil ettiğine rastlanmakta, Dogonlar’ da, Kuzey Amerika Kızılderilileri’ nde, Hitit Uygarlığı’ nda, Eleusis İnisiyasyonu’ nda, İran, Çin, Maya, Mısır ve Finlandiya geleneklerinde yerinin olduğu görülmektedir.
Tohum, kendi bünyesinde henüz tezahür etmemiş olan, başka bir deyişle potansiyel halde bulunan bir gücü barındırırken tohumun çimlenmesi ise doğa yasaları ile harekete geçen bir sistemin tezahürü gerçekleştirmesidir. Pek çok geleneğe göre ilk fiil, yani Allah’ın Kelamı Ruh’ tur, bu ruh evreni meydana getirir ve ilahi bir tohumdur.
Tohum, daire sembolizminde, tezahür ortamında en küçük olan, fakat daireyi oluşturan merkeze denk düşer. Tohumun kışın toprak altında gömülü halde uyuma ve ilkbaharda gelişme gösterme özelliği, onun, gerek karanlıktan ışığa geçişle ifade edilen yaratılış sembolizmlerinde, gerek aydınlanacak inisiye adayının uyku halinden uyanıklık haline geçişiyle ifade edilen inisiyatik aydınlanma sembolizmlerinde ve gerekse doğum-ölüm çemberiyle ifade edilen reenkarnasyon sembolizminde kullanılır. Tohum çeşitli tradisyonlarda özellikle tezahürü sağlayan etken anlamında kullanılır.
Tezahür bir enkarnasyon sanatıdır, bizler tarafından da günlük yaşamda kullanılmaktadır. Enerjilerin halden hale geçmesi, transforme olması, dönüşümü anlamına gelir. Tezahür sadece bir şeyler elde etmeyi öğrenmeye göre daha derin, daha anlamlı, insanın değişimine hizmet eden bir yoldur. Tezahürü günlük yaşamda kullanabilmek, içimizdeki tohumun çiçek açmasına, hatta meyve vermesine, ağaç olmasına sonra da bilgelik ağacına dönüşmesine neden olur. Tezahüre iştirak etmek güç kazandırıcı bir etkinlik olmaktan çok bir paylaşım ve bir ortak alan enkarnasyonudur. Çin ve Dogon geleneklerinde darı tohumu olarak beliren sembol, bu geleneklerde “Po” adını alır ve bu kelime Çince’ de canı ya da ruhu temsil eder, Tibet’te kadim bilge Şaman’ lara bu ad verilir, Polinezyalılarda ise yaratılıştaki kaosa verilen addır. Po, çoğunlukla Dogonlar’ daki Sirius B’nin sembolü olarak bilinir.
Sirius-B küçük, fakat en ağır yıldızdır. Tüm yıldızların ilki olduğu söylenir. Âlemdeki her şey onda da mevcuttur. Âlemin desteği, dayanağı, yıldızların direğidir. Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mizle evlenmiştir. Dogon Tradisyonuna göre, Dünya’ya Sirius-B yıldızından ‘Nommo”nun gemisi’ ile aktarılan tohumlar yalnızca dünya üzerinde değil, yaratılan üst üste konmuş âlemlerde de (farklı frekanslı dünyalarda) çimlenip çoğaldılar. Dogonlar ‘Nommo’nun Gemisi’ ile kelamın devamının geleceğini, her şeyin tam açıklanmadığını söylerler.
Cirlot’a göre tohumun sembolize ettiği gizemli potansiyel, büyük dünya ağacının her dalının ya da filizinin ışık yayan kaynağının görünmeyen noktası olan mistik merkezi sembolize eder. Eflatun’a göre şuurun unsurları ruhtaki özel bilgi tohumlarından doğar, şu anki zihin ruhun geçmiş deneyimlerinin bir sonucudur. Mircea Eliade’ a göre ise suda tohum vardır, yer de tohum taşır, ama yer daha çabuk meyve verir. Tohumlar ve özler kendilerini göstermeden önce suda yüzyıllar boyunca kalabilirler, yerde dinlenmeye vakit bile bulamazlar, yerin kaderi sürekli doğurmaktır, ona cansız ve kısır olarak dönen her şeye yeniden can vermek ve ortaya çıkarmaktır.
Tradisyonlarda tohumla kadın arasında ilişki kurulur, örneğin Borneo’ da çeltik ekimiyle ilgili çalışmalarda ve törenlerde kadın hep başroldedir. Tohumları seçen de eken de kadınlardır, hangi tohumun hasat vereceğini anlayabilme sezgisine sahiptirler. Prinoco Kızılderilileri mısır ve kök ekme işini kadınlara bırakırlar, çünkü kadınlar nasıl hamile kalmayı ve doğum yapmayı biliyorlarsa aynı şekilde hangi tohumun daha bereketli olacağını da bilmektedirler ve seçtikleri tohumlar erkeklerin ektiği tohumlardan daha bereketli olur, daha fazla meyve verir. İranlılar’ ın yeni yılı Nevruz, hem Ahura Mazda bayramı hem de dünyanın ve insanın yaratıldığı gün olarak kabul edilir. Nevruzda yaratılış tekrarlanır, bu bayramda herkes bir küpe yedi farklı bitkinin tohumlarını diker ve bunların büyümelerine bakarak yılın hasadının nasıl olacağına karar verir. Bu gelenek, Babillliler’ in yeni yılda kaderlerin belirlenmesi geleneğine benzer bir gelenektir ve günümüze kadar Sabiilerde ve Yezidilerde çeşitli yılbaşı törenleriyle devam eder.
Tohum sembolü aynı zamanda ölüm ve yeniden doğumla da ilişkilendirilmektedir. Ölüler de tohumlar gibi toprağa gömülürler ve tohumlar gibi ölüler de yeni bir suret içinde yaşama döndürüleceği anı beklerler. Bazı inisiyasyonlarda ruh bir tür tohuma benzetilir, her bireysel öz, kendi içinde potansiyel halde ya da bir imaj halinde de olsa evrenin bütünsel bir kopyasını barındırır. Kâinatın tüm bilgisi ruhta mevcuttur, fakat bu bilgi onda potansiyel halde yer alır, idrak edilebilmesi için madde kâinatında bilginin uygulaması yapılmalıdır.
İlahi Kelam’ ın zerk edildiği ruhun İlahi Murat yönündeki tekâmülü, tohumun büyüyüp gelişmesiyle simgelenir. Tohum sembolünün yumurta ile de ilişkilendirdiği bir diğer tradisyon da Finlandiya geleneklerine aittir. Finlandiyalı köylü, tohumların büyümesi için tohum ekme dönemi boyunca cebinde bir yumurta taşır ya da ekili bir tarlaya yumurta koyar. İsveçliler ise ekili tarlalara yumurta atarlar. Almanlar keten ekerken bu tohumların içine yumurta da eklerler ya da tarlaya bir yumurta koyarlar ya da tohum ekimi sırasında yumurta yerler.
Ezoterik anlamda incelendiğinde ise tohum sembolünün kozmik yumurta sembolü ile ilişkili olduğunu görmekteyiz. Kozmik yumurta, tezahürler âlemini doğuran tohum özlerini içeren bir yumurta olarak kabul edilir. Dogon yerlilerine göre yaratıcı olan Amma âlem yumurtasının içinde önce tohumları yaratmıştır ancak, bu ilk yaratılışta dört unsur henüz karışım halinde değildir. Dört unsur ikinci yaratılışta yaratılan tohumlardan olup ikinci yaratılışta en önemli rolü oynayan po tohumu içinde karıştırılmıştır. Po tohumu, Amma’ nın Kelamı’ nı tüm yaratılanlara aktarmak üzere korunmuştur. Tohumlar Amma’ nın rahminde çimlendikten sonra spiral yıldız âlemleri (galaksiler) ardında ışınlar bırakan Amma’ nın âlem yumurtasının çatlayıp açılmasıyla meydana gelmişlerdir. Bunların tezahürü yumurtanın dışında olmuş olsa da, yumurtanın iç spiral hareketi yönünde dönerler. İçindekileri salmış olan Amma’ nın yumurtası bu işler bittiğinde yeniden kapanıp asli şeklini almıştır. En yüksek gök katındaki Amma, âlemin işleyişini *Nommo Agonnalar’a bırakmıştır. (*Yüksek İdare Mekanizması, Semavi Yönetim Organizasyonları)
Neospiritüalist görüşe göre, bir ürünün bütün bilgisinin küçük bir tohumda olmasını, potansiyel olarak o bilginin o tohumun içinde bulunması şeklinde düşünmek mümkündür.
Bu bir bilgi olabildiği gibi, bir meyve ağacı da olabilir. Bir örnek verecek olursak, küçük bir tohum düşünün, bir çiftçi onu ektiğinde önce tohum toprağın altında olduğu için hiçbir şey gözükmez. Daha sonra sulama ile rüzgârla, güneşle birlikte mevsimlerin akışı ile de birtakım işlemlerden geçmiş olur, beslenir ve büyür. Belli bir süre sonra o tohumdan özellikle ışığa doğru yönelen ve spiral çizen bir bitki çıkar. İlk baştaki o çok küçük parçadan bilgi, ürün ya da ne çıkacağı görülemeyebilir. O nedenle Tohum için gizli, saklı, yerin altından görünmeyen demek mümkündür.
O tohum gelişip bitki haline geldikten sonra ürünle ilgili bilgileri daha net görebilirsiniz, daha görünür hale gelir, görünürde tezahür eder. Bu tohum aynı zamanda varlıkların eylem ve hareketlerine de benzer.
Bir varlık bir hareket ve eylemde bulunduğu zaman, o eylem ve hareketlerle, fiiliyatla evrene bir tohum atmış olur. Atılmış olan o tohum, ilk başta görünmeyende olduğu için o hareketin sonucu ile direkt bir anda karşılaşılmaz, öncelikle sadece sebep oluşturulmuş olur, fakat daha sonra gelişerek belli bir zaman içerisinde, şimdide atılan tohumların ürünleri gelecekte veya gelecek yaşamlarda alınır.
O nedenle Şimdi’ de atılan tohumların çok büyük bir önemi vardır. Hangi tohumun atıldığı da çok önemlidir çünkü atılan tohumla birlikte toprak ve zemine de dikkat edilmesi gereklidir. Uygun bir zemin ve toprağın olması gerekir ki, tohumlar orada kaliteli ve verimli ürünlere sebebiyet versin. İşe yaramayan verimsiz ürünler yerine kaliteli ve verimli ürünlerle karşılaşmak için zemine dikkat edilmelidir. Zeminin ve toprağın verimli olması insanın şuur berraklığıyla ilişkilendirilebilir. Şuur berraksa, şuuraltında birtakım tortular ve kirlilikler yoksa oraya atılan tohumlar da verimli ve kaliteli olacaktır. Dolayısıyla atılan tohumlar kadar toprağın verimli olması da önemlidir. Tohum çok kaliteli olsa bile kıraç, taşlık ve verimsiz bir toprağa atıldığında alınacak ürünle, verimli bir toprağa atıldığında alınacak ürün arasında çok büyük farklılıklar olacaktır. Öyleyse neye dikkat edilmesi gerekiyor?
Eylem ve fiillerde şimdiki anda şuur temizlenerek hep iyi tohumlar, iyiye yönelik tohumların atılmaya başlanması çok önemlidir, bunun sonucunda gelecekte bu tohumların ürünleri ile karşılaşılacaktır. Geçmişteki tohumlarla şu andaki olayların içinde nasıl karşılaşıyorsak, gelecekte de aynı şey olacaktır ama bu ince zincir bağları görülemediği için nedenlerin ve sonuçların anlaşılması güçtür.
İyi tohumlar atıldığı zaman iyi ürünlerle karşılaşılır, zeminin, yani şuur berraklığının olması yerinde ve zamanında farkındalıkla davranma becerisini beraberinde getirecek ve bu da fırsatları değerlendirmek anlamına gelecektir. Tohumu bilerek yerinde ve zamanında ekmek, yaşamın getirdiği fırsatları iyi kullanmaktır.
Astroset