Üçgen sembolü
Yeryüzü ve Gökyüzü’nün Evliliği:
Musa Peygamber Mısır’dan ayrıldıktan sonra bu ezoterik sembolizmi iki üçgenin iç içe geçmesi ile dile getirmiştir. Bu sembol daha sonraları İsrailoğulları’nın dinsel ve ulusal simgesi haline gelmiştir. Şu anda Sionizmin sembolüne dönüşmüş olsa da temeli yukarıda dile getirmiş olduğumuz gibi çok eskilere dayanmaktadır.
Gökyüzü ile yeryüzünün evliliğini ifade eden bu sembolün içerdiği ezoterik anlam, günümüzde bu sembolü bayrak yapanlarca unutulmuş durumdadır.
Tepe noktası yukarıya bakan üçgen göğü, aşağıya bakan üçgen ise yerin sembolü konumundadır. Bunların iç içe geçmesi tasavvufta “Vuslat” olarak ifade edilen göğün ve yerin evliliğinin yani göksel bilgilerin yeryüzünde ortaya çıkmasını ifade eder ki, bu durum varlığın şuurlanmasıyla ortaya çıkacak bir sürece karşılık gelir. Bir başka deyişle göksel bilgilerin insanda tezahür etmesi anlamına gelir.
Bu aynı zamanda inisiyasyonun sonunu gösterir. Amaçlanan hedefe artık ulaşılmış ve inisiye adayı büyük zincirin bir halkası haline gelmiş demektir.
Bir başka anlamlara göz atalım:
“Hep bir üstteki bir alttakinin tekâmülüne hizmet eder. Kâinatta birbirlerini daima daha yükseğe çekmek, bütün varlıkların vazifesidir.” – (Ergün Arıkdal)
Çevresinden köşeli sınırlarla ayrılmış geometrik biçimlerin ilki olan üçgen, üç köşe ve üç kenardan oluştuğundan, doğal olarak, üç rakamının biçimsel sembollerinden biridir. Aynı zamanda koninin ve piramidin yatay izdüşümü ve dikey kesiti olduğundan, üç boyutlu bir nesne olan koni ve piramit, eski uygarlıklara ait resimlerde iki boyutlu çizimlerde ve çeşitli tasvirlerde genellikle üçgen ile temsil edilmiştir.
Üçgen pek çok uygarlığın alfabesinde bir harf, bir karakter olarak yer almıştır. Orhon ve Yenisey yazıtlarında görülebileceği gibi, Proto – Türkler’in runik alfabesinde de kullanılmaktaydı. Alfabelerde olduğu gibi, tradisyonlarda da üçgen serrk bolü genellikle, eşkenar üçgenle belirtilmiştir.
Üçgen sembolünün kullanımına tradisyonlardan şu örnekler verilebilir:
– Kaide tradisyonunda yüce ışığın, nurun sembolü olan üçgen.
– Uygur tradisyonunda kutsal dağı temsil eden üçgen.
– Maya tradisyonunda ışığın ve tohumun sembolü olan üçgen.
– Hindu tasvirlerinde ateşin sembolü olan üçgen.
– Graal efsanelerindeki Montsalvat’ı (Kurtuluş Dağı) temsil eden üçgen.
– J. Churchward’a göre 70.000 yıl önce, yitik Mu uygarlığında spirituel Göğün, semavi üçlünün sembolü olan üçgen.
– Eski Çin tradisyonunda birliği ve ahengi ifade eden Si adı verilen üçgen,
– Meksika’da, Yukatan bölgesinde, Uxmal’daki mabetlerden biri olan, J.Churchward’un 12.000 yıldan daha eski olduğunu sandığı “kutsal gizlemler (misterler) mabedi “nin inisiyasyon salonunda bulunan üç yıldızlı üçgen.
Hem üç rakamının biçimsel sembollerinden biri olduğundan üç rakamıyla, hem de koni ve piramidin yatay izdüşümü olduğundan koni ve piramitle birçok anlamı paylaşan üçgen sembolü, kullanıldığı tradisyona ve birlikte bulunduğu diğer biçimlerle olan ilişkilerine göre farklı anlamlara gelmekle birlikte, tradisyonlarda başlıca şu anlamlarda kullanılmıştır:
1- Üç rakamının biçimsel sembolü olarak belirtildiğinde, üç anlamı simgeler:
a- Tezahürler ötesi âlemi, biçim ve renklerin bulunmadığı âlemi,” Neo-spiritüalist ifadeyle dört boyutlu âlemi simgeler. Fakat bu anlam kimi tradisyonlarda üçgenin tamamıyla, kimi tradisyonlarda ise üçgenin yalnızca tepe noktasıyla simgelenir.
b- Dört boyutlu âlemin üçgenin yalnızca tepe noktasıyla simgelendiği tradisyonlarda, üçgen üç planı simgeler; Üçgenin tabanı yeryüzünü, tepe noktasını tabana birleştiren iki kenarla sınırlanan alan ise spatyomu simgeler.
c- Ruh-perispri-fiziksel beden üçlüsünü simgeler. Üçgenin bu anlamda kullanıldığı tradisyonlarda, üçgenin tepe noktası ruhu, tepe noktasını tabana birleştiren iki kenarla sınırlanan alan perispriyi, taban ise fiziksel bedeni simgeler.
2- Bir hareketi ifade eder:
a – Hareket yukarıdan aşağıya doğru kabul edildiğinde, kaynağından çıkan ‘tesir’in gitgide yoğun ortamlara inişini ifade eder. Tepe noktası kaynak, taban çizgisi tesirin hedefi olan mekân, tepe noktasını tabana birleştiren iki kenarla sınırlanan alan ise aracı durumdadır. Bu anlamdaki sembol, tesirin türü, kaynağı ve hedefi bakımından iki ayrı işleyişi ifade eder:
– Bireysel anlamda: Hareket, varlığın kendi ruhundan, yüksek benliğinden bedenine gelen, tesir terimiyle ifade edilen uyaranları (impuls), vibrasyonları simgeler.
– Genel anlamda: Taban yeryüzü olarak kabul edildiğinde, tepe noktası ve bu noktayı tabana birleştiren iki kenarla sınırlanan alan Yüksek İdare Mekanizması hiyerarşisini ve sevk ve idareyi sağlayıcı tesirinin inişini simgeler. Kimi tradisyonlarda, yalnızca bu tesirlerin inişi ifade edilmek istendiği zaman, üçgen ters olarak, yani tepe noktası aşağı gelmek üzere tasvir edilir.
c – Hareket aşağıdan yukarıya doğru kabul edildiğinde üç anlamı ifade eder:
– Varlığın fiziksel ortamdan aldığı enformasyonun, izlenimlerin vs.’nin, ruhuna aktarılmak, “öz”üne ait ekranda belirmek üzere gitgide daha süptil ” plan “lardan geçerek “öz”üne doğru yükselişini simgeler.
– İnsanların düşünce ve imajinasyon yayınlarının dört boyutlu âleme doğru süptil “plan”larda yansımalar yaparak yükselişini simgeler.
– Varlığın ruhsal tekâmülünü, realitelerden ‘verite’ye doğru yükselişini ifade eder.
3- Güneş Sistemimiz’i sevk ve idare eden üçlüyü, ezoterik tradisyona göre, üç yıldızdan oluşan Sirius Sistemi’ni simgeler.
Üçgenin bu anlamı, Mayalar’da, bir üçgenin içine işaretlenen üç yıldızla pekiştirilmiştir. Eski Mısır’da üçgenin bu anlamı, doğrudan doğruya, Sirius (Sothis) anlamına gelen hiyeroglifin üç glifinden biri olarak üçgen sembolünün kullanılmasıyla ifade edilmiştir. Dogonlar da, Sirius-B yıldızından aldıklarını Dünyaya aktaran Nommo’nun kafasını üçgen biçiminde tasvir ederler.
Hint tradisyonunda ve okültizmde görüldüğü gibi, üçgen sembolü kimi zaman, tepe noktası aşağıda, tabanı yukarıda olacak şekilde, yani baş aşağı tasvir edilir. Bu ters eşkenar üçgen tradisyonlarda genellikle, Sanskrit dilinde avalokiteshwara terimiyle ifade edilen, semavi etkinliğin inişini, tesirin semavi âlemden yeryüzüne, insanlara inişini, Yukarı’dan aşağı olan akışı ifade eder.
Dogonlar da Gök ve Yer’in evlenişini, eril sembol olan bir ters üçgeni bir yumurta çiziminin üzerine, sivri ucu yumurtada delik açacak şekilde kondurarak temsil ederler. Ters üçgen sembolizmi Graal kupasında ve eski Mısır’daki kalp tasvirinde de görülür: ‘Graal kupası’ genellikle ters üçgen veya ters koni biçiminde tasvir edilir, eski Mısır’da kalbi ifade eden hiyeroglif de ters üçgen biçimindeki bir vazoyu andıracak tarzda resmedilir.
Hint tradisyonunda üçgen tarafından çevrili daire ise kimi sembolizmlerde trimurtiyi simgeler: Trimurti üç yüzlü ilah anlamına gelir. Brahma olarak yaratır, Vişnu olarak hükmeder, Şiva olarak yok eder. Aslında üç ayrı ilah yoktur; Bir’in üç ayrı fonksiyonunu gösteren üç tezahür söz konusudur.
Üçgen sembolü kimi zaman birçok şekilden oluşan bir diyagramın parçası olacak şekilde kullanılmaktadır. Bu kombine sembollerden bazıları çift üçgen, birbirine geçmiş iki üçgen (‘altı uçlu yıldız’), içi daireli üçgen, içi on noktalı üçgen (tetraktis), içi ‘küçük dik üçgenler’e bölünen üçgen, altında kare olan üçgendir. Doğal olarak, üçgen sembolünün anlamı bu kompozisyonlardaki yerine bağlı olarak az çok değişiklik göstermektedir.
“Kare üzerindeki üçgen” bileşik sembolünde, üçgen, tezahürler ötesi âlemi, spirituel göğü, ‘kare (O) ise yeryüzünü simgeler. Bu, 3+4’ün biçimsel sembollerinden biridir. Bu sembolün Grekoromen tapınaklarda temsil edilişine, dört sütun üzerinde yükselen üçgen alınlık olarak rastlanır.
James Churchward bu bileşik sembolle ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “Buradaki üçgen, Yer’in üzerindeki Göğü simgeler ama burada üzerinde denilirken, daha yüksek bir mükemmellik boyutu kastedilmektedir. Eski Mısır’da inisiye adaylarının içeri alındığı girişte bu sembol, kare ve üçgenden oluşan tek parça bir taşla temsil edilirdi.
Uxmal’da kutsal gizlemler (misterler) mabedinin inisiyasyon salonunda rastlanılan kare üzerindeki üçgende üç yıldız bulunur. Üç yıldızlı üçgene Naga-Maya dili ile yazılmış. Mexico Müzesi’nde bulunan tabletlerde de rastladım.
“Allah’ın hakkı üçtür”. Küçüklüğümüzden beri duyduğumuz bu söz üç sayısının kutsallığı hakkında gereken bilgiyi vermektedir. Hıristiyan toplumda yetişen biri ise kutsal üçlemeden bu sayının kutsallığına aşinadır.
Üç sayısı eski toplumlarda gök-yer-yeraltı üçlemesi ile kutsaldı. Üçleme Mısır mitolojisinde İsis-Osiris-Horus şeklindedir. Yunan mitolojisinde ise bu Zeus-Poseidon-Hades (Gök ve yer-Deniz-Yer altı) şeklinde var olmuştur. Hristiyan inancında ise Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesine dönüşmüştür. (Bazı yerlerde Baba-Oğul-Meryem şeklinde). Bu üçleme İslam’da bazı mezheplerde Allah-Muhammet-Ali şeklinde görülmektedir.
Üçlemenin bir sembolik yanı da kutsal birleşme ve doğan çocuktur, bir başka deyişle baba-anne ve çocuk da bir üçlemedir. Bir başka üçleme de Beden-can-ruh üçlemesi olarak gösterilebilir. Sayı olarak üç kendisinden önce gelen iki sayının toplamı olarak da (1+2=3) önemlidir.
Üç sayısı sembolik anlamlarının bir bölümünü üçgen şekline de devretmiştir. Üçgen sembolizmi ile üç sayısının sembolizmi arasında benzerlikler vardır.
Kaynak: http://irige.tumblr.com
Merhaba Çiğdem Hanım,
Evrendeki gerçek rolümüzü anlamak adına çabanızı samimi gördüğüm işin size bir tavsiyem var. Mutlaka risale-i Nur külliyatını okumanızı tavsiye ederim.
Mesela; Kainattan halikını soran bir seyyahın müşehadatıdır cümlesi ile başlayan, Ayet-ül Kübra risalesi etkileyicidir.
Teşekkür ederim. : )