Bilinmeyen Doğa

Ayahuasca Görüleri

 

Ayahuasca, “Banisteriopsis Caapi” bitkisinin dal ve yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen çok güçlü halüsinojen içecek. İçerdiği dimetiltriptamin (DMT) nedeniyle çoğu ülkede tıbbî zorunluluklar dışında kullanımı yasadışıdır.

İddiaya göre bu çay üçüncü gözü ya da bizim bildiğimiz tabirle ‘kalp gözünü’ açıyor. Bazıları mistik çay deneyimi için ‘kısa süreli ölüm’ bile diyor.

Peni ve Brezilya’da yetişen Ayahuasca, şamanlar tarafından toplanıp çay gibi kaynatılıyor ardından da bazı başka bitkilerle karıştırılıyor.

Asıl marifet ise bitkinin içinde bulunan DMT molekülünde.

DMT iki gözümüzün orta hizasında, alın boşluğumuzda bulunan epifiz bezinin sadece doğum ve ölüm anında fazlaca salgıladığı bir molekül.

Tüm memeli hayvanlarda ve bazı bitkilerde de bulunuyor. Embriyo halindeki bir bebeğin sekiz haftaya kadar salgıladığı bir sıvı. Ölünce hayatınızın film şeridi gibi gözünüzün önünden geçmesini sağlayan da bu sıvı işte.

DMT, vücuda Ayahuasca içerek alındığında mistik zevk ve ruhani tecrübelere neden olup zihin açıcı, algı değiştirici, diğer alemlerle iletişim kurucu tesirlere yol açıyor.

Bu maddenin ‘yuvası’ olan epifiz bezi kimileri tarafından kalp gözü, gönül gözü veya üçüncü göz olarak adlandırılıyor.

Şamanların çok eskilerden beri şifa niyetine kullandığı Ayahuasca bitkisi İngiltere ve ABD’de şimdilik yasal olmamasına rağmen, önde gelen psikologlar, psikiyatristler, bilim tarafından inceleniyor, kullanılıyor, tavsiye ediliyor.

Son 10 yıldır da Peru ve Brezilya’da açılan Ayahuasca merkezlerinde düzenlenen seremoniler, binlerce insanı ağırlıyor.

Bu çay, Peru Amazonları’ndaki Conibo kızılderileri başta olmak üzere, Güney Amerika’nın farklı bölgelerindeki şamanist kabilelerce yüzyıllardır hastaların tedavisinde kutsal bir iksir olarak kullanılıyor.

Ayahuasca çayı üçüncü gözü açıp kişiye mistik aydınlatma sağlıyor.

Bu sihirli çay terapilerine katılmadan önce etsiz, tuzsuz, alkolsüz ve şekersiz bir diyetle bünyeyi iyice arındırmanız şart.

Peru’daki bu terapi merkezlerinde 9 günden başlayıp 3-4 haftaya kadar uzayan değişik programlar uygulanıyor.

İlk seremonilerde meditasyon teknikleri anlatıp belgeseller gösterilerek ziyaretçiler bilinçlendiriyor. Ardından önce kısa bir dua ediliyor ve çember şeklinde dizilip sessizce bir süre birlikte oturuluyor.

Sonra da ritüele uygun müzikler eşliğinde şarkılar söyleniyor.

Bu esnada bazı katılımcılar kusabiliyor fakat bu durum da ruhun arınması olarak kabul ediliyor.

Çayın etkisi ise birkaç saat sonra kendisini göstermeye başlıyormuş. Deneyimleyenler, “Ayahuasca insanı sanki başka bir ruhani boyuta geçiriyor. Bilinciniz yükseliyor, hem ruhunuza hem bedeninize yükseklerden bakmaya başlıyorsunuz” diyerek o anları anlatıyorlar.

İşte o zaman kişi kendisiyle yüzleşip aradığı soruların cevaplarını bulabiliyormuş. Tabii önce tüm öfkeleri, üzüntüleri benliğinizden silmek şartıyla…

Fakat her seremoniden aynı etkiyi beklemek yanlış. Bazen egonuz direnebiliyor ve bazen hiçbir şey yaşadığınızı düşünmüyorsunuz. Veya yüzleşmeniz gereken şeyle vedalaşabilmek için öncelikle o üzüntüyü ve öfkeyi hissederek sisteminizden çıkarmanız gerekiyor.

Kötü geçen seremoniden sonra bile ertesi gün yaşadığınız hafiflik, aydınlanma hissi ve sonrasında grup çalışmalarında paylaşılanlar ile rahatlatıcı çözümlere ulaştım kafamda.

Ayahuasca karakterinizin bir aynası ve amplifikatörü olduğu için, kalkanlarınızı indirir indirmez bir sonraki seremonide bir öncekinin neden öyle geçtiğinin cevabını bile çözüyorsunuz, Ayahuasca sizi bir anne sevgisi ve bilgeliğiyle kucaklıyor.

Vikipedi

Sadullah Başar

1982 İstanbul doğumluyum. Yapı tasarım işi ile ilgilenmekteyim. Antik uygarlıklar, dinler öncesi tarih ilgi alanım. Manisa' da ikamet etmekteyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu