img_6992

KARMA

 

Üçüncü Solar Plexus çakra Karmaların oluşturulduğu enerji alanıdır. Karma, bireyin programında, ailesi, çevresi, işi ve doğayla (toprak, ateş, su ve hava) oluşturulan ilişkiler zincirinin enerjisidir. Enerji, iletişim zinciri içinde yaşanılan senaryoların deneyimlenmesidir. Deneyimler, yaşamlar boyunca oluşturulan olumlu ya da olumsuz derslerden elde edilecek Bilgeliğin kazanımı olur.

Kişi doğmadan önce Spatyom’ da, tekâmül ihtiyacına göre kader programını melekleri ile hazırlar. Bu ekip Yüksek Ben ve rehberlerden oluşur. Kader, başı ve sonu belli olan bir amaç çizgisidir. Karma ise, başı ve sonu belli olan programın dünyada özgür iradeyle oluşturulan yaşam koşulları ve bu koşulların senaryosudur. Örneğin; Seçtiğiniz beden tipi ve cinsiyette gelmek kaderinizdir. Ama bedeniniz üzerinde özgür seçiminiz Karmanızı yaratır.

Kader programı, özgür iradenin seçimidir. Neyi, nasıl öğrenmek istediğine karar veren benlik anne – babasını, kardeşlerini, ülkesini ve konuşacağı dile kadar seçim hakkını kullanır. Bu seçimler yerkürede ne kadar varlık varsa, o kadar farklılık gösterir. Her bireyin ihtiyacı olan dersler aynı değildir.

Varlık ihtiyacı olan derslerin senaryolarını, liyakati oranında düşünce porlarıyla oluşturur. Olumlu ve olumsuz senaryolar düşüncenin sonucunda yaratılan enerjidir. Düşünce elektromanyetik rezonansa sahiptir. Kendisine benzer enerjileri çeker.

Gerçekleştirilen her ilişkide, bireylerin birbirine yansıttığı duygular, davranışlar, haklı ve haksız ifade şekilleri, kendilerini görmelerini sağlayan aynalardır. Bu aynalarda karşı tarafın yansıttıklarıyla kendini görür. Her birimiz, bir diğerinin öğretmeni olur. Dünya, öğrenme süreci içinde okuldur.

Varlığın yerkürede bedenlenmesiyle şuur daralması başlar. Birey geçmiş yaşamlarını ve ruhsallığını hatırlayamaz. Bu da onun önceki yaşamlarından kopya çekmesini engeller.

Karmalarda iyileşmeyen her şey, bozulan, yürümeyen ilişki veya iş hayatı, yaşam tarzı ya da davranış biçimi olarak kendini gösterir. Her bireyin çektiği veya çektirdiği acı, tamamen çözülüp serbest kalıncaya kadar, o kişinin enerji sisteminde kalır. Bir kişinin enerji sistemine yerleşen ıstırap aynı zamanda o ailenin veya toplumun acısıdır. Barındırılan olumsuz enerjinin iyileştirilmesi ve serbest bırakılmasıyla, aynı koşulda tekrar yaşanmaz.

İyileştirilen her Karma dünyadan uzaklaştırılan negatif enerjidir. Yerkürenin yükünü biraz daha hafifletir. Karmaların sona erdirilmesi farkında olmayla gerçekleşir. Kötü koşulların ve acının farkında olmak, onun sevgiye dönüşebileceğinin ve sonsuza kadar devam etmeyeceğinin idrakine varmakla mümkündür.

Karma, bireyin aurasında, kişisel zihin-beden ağında saklanır ve tüm yaşamlar boyu birkaç kez tekrarlanabilir. İdrake varılıp iyileşme gerçekleştiğinde Karma ve taşıdığı acı da sona erer. Karma hiçbir zaman ‘göze göz, dişe diş’ ceza yöntemi değil, bir öğrenme yolu ve ruhsal büyüme sistemidir.

Farkındalığın ruhla işbirliği içine girmesi, tekâmülle, yani reenkarnasyonlarla ilintilidir. Kişi şuur daralması içinde dahi eksiklerinin farkına varır. Farkındalığı geniş olan kimseler daha çabuk idrak konumuna ulaşır. İdrak konumu gerçek doğruların özümsenmesi ve ruha kopyalanmasıdır.

Derslerden kazanılan kabullenme (izin verme), bütünlük bilinciyle gelen koşulsuz sevgi gerçeğiyle kuşatılarak, tekâmül yolunda ilerlenir. Tüm ilişkiler, bireyin kendisini görmesine, tanımasına yardımcı olacak fırsatlar içerir. Maddenin çekiciliğinde yaşanan derslerden öğrenilecek olan, kendi gücünün bilincinde olmaktır.

Her varlığın kendine mahsus bir gücü vardır. Anne –babanın çocukları, öğretmenin öğrencileri, yöneticinin asistanları, güçlünün güçsüzler, yırtıcı hayvanların otçul hayvanlar, büyük bitkilerin küçük bitkiler üzerinde, hatta iki yaşında bir çocuğun bile karınca üzerinde gücü vardır. Bu gücün farkında olan yaratılan, (bitki ve hayvanlar hariç, çünkü onlar farklı bir sisteme bağlı tekâmül ederler) maddeye doyum sağlayıncaya kadar, başkalarının üzerinde kontrol sağlayacaktır.

Seçimleri boyunca yaradılış prensiplerini karmalar yardımıyla deneyimleyen insan, sevginin özgürlük anlamına geldiğini idrak eder. Özgürlüğe açılan kapı koşulsuz sevgiden geçer.

Bir ruhun dünya katında form almasının amacı, yaradılışın dört prensibini özümsemektir. Sevgi olmasa, özgür irade de olmaz. Çünkü sevgi izin vermektir. İzin vermek, seçim hakkı tanımaktır. Dünya tekâmül müfredatı özgür iradeyle oluşturulan derslerin deneyimlendiği özgür seçim gezegenidir. Müfredatın içeriği doğaçlama oluşturulan ilişkiler arası iletişim deneyimleridir.

Madde boyutunda özgür seçimler doğrultusunda bulunduğunun bilincinde olmak, gerçek kimliğin hatırlanmasına zemin hazırlar. Gerçek kimlik yaratıcı vasıflara sahip olma ve herkesin bütünlüğün bir parçası olarak Yaradan’ ın kızları ve oğulları olduğunun bilincine varmaktır.

Bütünlüğün sevgisini idrak, varlıkta madde cazibesini silecektir. Maddenin bittiği yerde nefsaniyetin zaaf taraflarının tamlığa ulaşması yerini, sevgiye, bilgiye ve gerçek güce bırakır. İletişim deneyimleri adı verilen karmalar, nefsaniyetin zaaf taraflarının iyileşmesiyle sona erer.

Egonun bağımlılıklarından kurtulması karmaları sonlandırır. Karmalar sona erdiğinde de deneyimler ve öğrenme devam edecektir. Bilgi sonsuzdur. Olumsuz karmaların sona ermesi, bireye tanrısallığını deneyimleme konusunda daha fazla farkındalık sağlar.

İzin verilen farkındalık, ruhun her reenkarnasyonda melodisini biraz daha fazla duyumsatmasıdır. Bu iletişim ruhla partner olmayı başlatır. Ruhun saf neşesi duyulmaya başlanınca, çekim yasası güzellikleri yaşama taşır. (Çekim yasasına göre, benzer benzeri mıknatıs gibi çeker). Artık sevinç, mutluluk ve neşe duyguların öncüsü olur.

Bütünden ayrı düşmüş olmanın sanal gerçeklik olduğunun bilincine varmak, şuurun biraz daha genişlemesidir. Bireyin olaylara bütünlük bilinci içinde yaklaşması benmerkezci korkuları dönüşüme uğratacaktır. Korkunun olmadığı yerde aydınlanma başlar.

Aydınlanma yuvaya dönüşü hızlandırır. Yuva, özlemini duyduğumuz cennet, sevgi denizinde yüzmektir.

Cennet bir düşünüre göre; ‘’Düşlerin gerçekleştiği yerdir.’’      

Servet Çınar notları.

 

Hakkında Çiğdem Sarıgül

1969 yılında Almanya' da doğdum. 1996 senesinden beri Antalya' da özel bir hava yolu şirketinde çalışıyorum. Kendimi bildim bileli bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırmaya çalışıyorum. : )

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

x

Check Also

buddha

DURUGÖRÜ NEDİR?

  En basit tanımıyla Durugörü: Beş duyunun dışında, eşyaları, olayları ve düşünceleri algılama ve ...