İnanç Sistemleri

SEMAVİ DİNLERİN KÖKENİ

 

Prof. Muazzez İlmiye Çığ (Sümerolog);

Sümerliler Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsaneler geliştirmişler, şiirler ilahiler, törenler yaratmışlar ve bunları ilk defa yazıya geçirmişlerdir. Onların kurdukları dinler, zamanla tek tanrılı dinlerin temelini oluşturmuştur. Tek Tanrılı dinler dikkatle incelendiğinde, diğer tanrıların tamamen yok olmadığını açıkça görebiliriz. Bu dinlerde melekler, şeytanlar, cinler olarak varlıklarını korumaktadırlar.

Tek Tanrılı dinlerin temelini oluşturan Yahudi dininin ortaya çıkmasından en az bin yıl önce Sümerliler varlıklarını yitirmişlerdi. Öyleyse Sümer kültürünün etkisi İsraillilere nasıl ulaşmıştır? Sümer Devleri güçlü dönemlerinde Doğuda Hindistan, batıda Akdeniz’e hatta Kıbrıs’a, Kuzeyde Orta Asya’nın batısına, Güneyde Mısır ve Habeşistan’a kadar genişlemişti.

İÖ 2400 yıllarında Sami bir ırktan olan Kral Sargon Sümer Devletini ele geçirerek bir Akad Krallığı kurmuştu.  Sonra yine Sami bir ırk olan Amoritler Babil Krallığını kurdular ve eski Sümer Ülkesinin tümüne hâkim oldular.  Bu devirde Sümer dili ve yazıları çok gelişti. Tüm Sümer mitolojisi birçok kopya halinde yazıldı. Diğer kentlerdeki eğitim kurumlarına ve kütüphanelere gönderildi. Sümer eğitim tarzı, dili, efsaneleri, edebi yapıtları Babil okullarında öğretilmeye devam edildi. Sümerce en önemli dinsel lisan haline geldi ve bu durum İsa’nın doğumuna kadar devam etti.

Tek tanrılı dinlerin atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim, Tevrata göre, Mezopotamyada Ur kentinden Filistine göçmüştür. Yani o bilgiyi taşımaktadır.

Sonra Babil Kıralı Nabukadnezzar İS 604-562 de Filistini ele geçirmiş ve tüm Yahudi bilginleri Babile sürgün etmiştir. Bu bilginler Babil kütüphanesini inceleme olanağını bulmuşlardır. Nitekim Tevrat, Babil sürgününden sonra yazılmıştır. Sözlü kaynaklara dayanan Tevrat,   İ.Ö.  5. yy   (Pentauch) ve İ.Ö. 8. yy. da kaleme alınmıştır.

c0139575_1327311AY KÜLTÜ

Sümer dininde ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın göründüğü gün, 15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır. Hatta bazı yiyecekler yenilmezdi. İslamiyet’te de oruç ve bayramlar Ayın görünüşüne göre düzenlenmiştir.

ŞERİAT-HUKUK

Sümer Kanunu Babil kıralı Hamurabi’nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa’nın Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir.  Hamurabi’nin İ.Ö. 1750 de Güneş Tanrısından kanunu alışının hikâyesi, Musa’nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. Sümer Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler İbrani kanunu Talmudda aynen bulunuyor.

* Ortodoks Yahudilerin boşanma terimi halen Sümerce bir kelimedir.

* Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler şallarının saçaklarını dokundurarak onu izlerler. Bu gelenek Sümer’de hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tabletlere elbise kenarıyla basılmasını hatırlatır.

* Musa’nın kanununda bulunan ana babaya saygı, kimseyi, öldürmeyeceksin, zina yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklık etmeyeceksin, komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sümer Kanununda da aynıdır. Cariye hakları da tamamen aynıdır. Yalnız Sümer kanunu daha insancıldır. Göze göz dişe diş cezalar yoktur.

* Sümer’de bekâret konusu önemlidir. Yazılı tabletlerden birinde bir kölenin zorla bekâretini bozan, ona 5 şekel ( İsrailde para birimi halen şekel) tahminen 40 gr. gümüş vermek zorunda.  Bir başka tablette bir kadın bakire olarak evlendiği kocasından tazminat alıyor ancak dul olarak evlendiyse bu tazminatın yarısını alıyor.

* Eski Sümerlerde taşlama cezası var. İÖ 2200 lerde kral Lagaşın reformlarıyla kaldırılıyor. Tevratta taşlama cezası var, Kuranda yok.

Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça yılda bir kere insanları yargılar. Bu inanış, İslam’a Şaban ayının 15’inde Berat Kandili olarak girmiştir.

ESMAYÜL HÜSNA

Sümer Tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babil’iler bu adlardan 50’sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk’a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.  Yani birçok vasfı taşıyan bir tek Tanrı. İslam dininde Allaha verilen 99 ad (Esmayül Hüsna) aynı geleneğin bir devamı gibi görünmektedir.

AHİRET

Sümerlilere göre ölenler “kur” adı verilen karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına giderler. Tevratta bu yol Şeol, Yunan da Hades, İncilde cehennem, İslamda Ahiret olarak devam etmektedir.

DİRİLİŞ

Sümerlilere göre yeniden diriliş yoktur. Ancak çok özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyor. Gılgamışın çağrısı üzerine arkadaşı Enkidu’nun gölgesi yeryüzüne çıkıyor. Tevrat’da da Samuel I.28 de Kıral Saul’un isteği üzerine Samuel’in gölgesi yer altından çıkıyor.

Yahudi dinine Babil tutsaklığı döneminden sonra Perslerin etkisiyle, Zerdüşt dininde bulunan ölülerin tekrar dirilebileceği, cennet-cehennem ve Sırat köprüsü girmiştir.  Kuranda esasında Sırat köprüsü anlayışı yoktur.

ÜSTÜN KAVİM

Sümerliler kendilerinin Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. Tevrat da Yahve, Kuranda Allah, İsrailoğullarını üstün bir kavim yapar. ( Tevrat 14:6/ Kuran Casiye ve Bakara Sureleri)

LEVH-İ MAHFUZ

Sümerler dünyadaki tüm olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı. Kuran’da aynı inanış Levh-i Mahfuz anlayışında devam eder.

SAYILAR

Sümer’de 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi.. Aynı şekilde Tevrat ve Kuran’da da 7 sayısı önemlidir. İslam’a göre cennetin 7 kapısı vardır. Sümer Yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunur.

İLAHİLER

Yahudi dinsel törenleri Babil’den alınmıştır. Şarkılar ve ilahiler Mezopotamya’da yeni yıl bayramlarında söylenen şarkılara benzemektedir. 

ccKURBAN

Sümerliler Tanrılarından bir istekte bulunmak ya da bir beladan kurtulmak için ya da adak karşılığında kurban keserlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmak zorunda idi. Kurbanlar için rahipler dua okurlardı. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etraftakilere dağıtılırdı.

İslamda kurbanlar aynı koşullarda kesilmektedir. Dua okunur, sakatsız hayvan kesilir, sağ kalçası ve iç organları Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır..

ŞABBATH

Sümerlilerde okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Şabat olarak geçmiş.  Bu günün Cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babil’iler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu nefis terbiyesini simgeleyen Satürn gezegenine adanmış bir gündü.  (Saturday Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani Cumartesi)  Kuran’da bu gün Cumadır.

KİŞİSEL TANRI

Sümer yazarlarına göre her insanın ve ailenin bir koruyucu Tanrısı ya da Tanrısal baba yerine geçen iyi bir meleği vardı. Tevratta “İbrahim’in Nahorun Allahı, babaların Allahı hükmetsin” eklinde bir cümle var.  Kuran da Kaf suresinde üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi olmayan hiçbir kul olmadığı belirtilir.

KADIN:

Sümerliler kadınları bir tarlaya benzetirler. Aynı deyim hem Tevrat hem de Kuranda vardır.

RAHİBELER TANRININ GELİNİ

Sümerlilerde rahibeler tapınaklara Tanrının gelini olarak çeyizleriyle giderlerdi. Bu töre Hiristiyanlıkta devam etmektedir. Törenlerde Meryem’in heykelinin taşınması, Sümer törenlerinde Tanrı heykellerin taşınmasını anımsatıyor.

BAŞ ÖRTÜSÜ

Sümer tapınaklarındaki rahibeler genel kadın görevi yaparlardı. Bunlar Tanrı namına sex yaptıklarından kutsal sayılırlardı ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örtülü gezerlerdi.  İÖ 1500 lerde bir Asur kıralı tüm evli ve dul kadınları başlarını örtmeye mecbur etti. Bu bir ayrıcalıktı. Kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin ise örtünmesi yasaktı.

* Bu gelenek Yahudilere geçer, dindar Yahudi kadınları evlenince saçlarını tıraş ettirip örtüye girerler. Hristiyan rahibeler de aynı şekilde başlarını örterler. İlginç olan Tevrat’ın son yazıldığı zamana karar Yahudiler arasında Tanrı namına fuhuş yapan kadın ve erkekler olması. Yahudi fahişeleri yüzlerine peçe takıyorlar.

* İslam’da kadın vücudu ziynet olarak tanımlanıyor. İslamiyet’ten önce Arap kadınları yarı bellerine kadar çıplak gezerlermiş. Hatta İslamiyetten sonra cariyeler, köleler giyinmezlermiş. Sadece evli kadınlar giyinirlermiş. İlk dönemde sadece Muhammedin eşleri giyinirlermiş. Kuran iffetli kadınlara giyinmeyi tavsiye ediyor. Ceza filan yok.

* Kadınlar Muhammedin dinini ilk seçenler arasındaydılar. Kuran kız çocuklarının öldürülmesini kesinlikle yasakladı. Kadınlara miras ve boşanma konularında yeni haklar verildi. Çoğu batılı kadın 19 yy a kadar böyle bir hakka sahip olmadı. Ne yazık ki, Hristiyanlıkta olduğu gibi din, daha sonra metinleri kadınlar hakkında olumsuz yorumladı. Kuran bütün kadınlara peçe zorunluluğu getirmez. Yalnızca toplumsal konumlarının işareti olarak Muhammedin eşleri için bunu getirir. (Bu paragraf başka bir kaynaktan)

TANRININ OĞLU

Bazı Sümerli rahibeler evlenseler bile çocukları olmamalı idi. Kazara böyle doğan çocuklar öldürülürdü. Çünkü bu kadınlar Allah’ ın karısıydılar. Doğan çocuklar da Tanrıların çocuğu sayılırlardı. Sümerliler bir ölümlüden Tanrının çocuğu olmasını istemiyorlardı.

Ve Kurandaki bir ayet, İsa’nın neden Tanrının oğlu olarak kabul edildiğine bir açıklık getirir: Ali İmran Suresinde İmran’ın karısı, “karnımdakini sana adadım… Adağımı kabul buyur, adını Meryem koydum.. Rabbi onu hüsnü kabul gösterdi… Zekeriya onun yanına mabede her gelişinde ona rızk bırakır…”  diye yazar.

Bu ayetten anlaşıldığına göre o zaman mabetler vardı. Tevrat ve İncil’de bu açıktır.

Meryem mabede adanmış ve orada yetişmiş bir kızdı.  Bazı kitaplara göre nişanlısı Yusuf’tan hamile kalmıştı. Oğlunu gidip ücra bir köşede doğurması Tanrının çocuğu olduğu için öldürüleceği korkusundan. İsa büyürken Tanrının oğlu olduğu kendisine aşılanmış olduğundan “Ben Tanrının oğluyum” diyerek ortaya çıktı. Ölümünün nedeni bu olabilir.

GÜNAH ÇIKARMA

Hristiyanlıkta olduğu gibi Sümer’de de günah çıkartan Rahipler vardı.. Kırmızı elbise giyerlerdi.

KÂBE/PANTEON/AL-LAH/HAC

Arapların birçoğu gibi, Muhammed de Antik Arap Panteon’unda, adı sadece Tanrı anlamına gelen Al-Lah adlı ilahın Yahudi ve Hristiyanların Tanrısıyla aynı olduğuna inanmıştı. Gerçekten de Araplar, Al-Lah’ın anımsanmayan bir zamandan beri putu orda olmakla birlikte, kendilerine hiçbir peygamber veya vahiy göndermemiş olduğuna üzülmekteydiler.  Bütün Mekkeliler Arabistan’ın en önemli panteonu olan Kâbe ile övünüyorlar her yıl hacca geliyorlardı. MS 7. yy da.  Kâbe etrafında tüm savaşlar yasaktı ve orada daima ateşkes vardı.

YARATILIŞ

Sümer efsanesine göre, evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında uçsuz bucaksız bir su vardı. Tanrıça o sudan önce bir dağ çıkardı. Oğlu hava tanrısı Enlil onu ikiye ayırdı. Üstü gök, altı yer oldu. …

* Tevrat Tekvin 1-2-9: Suların yüzü üzerinde Allah’ın ruhu hareket ediyordu. Allah suların ortasında kubbe olsun, sular ayrılsın dedi. Allah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye gök- alttaki kuru toprağa yer dedi.

* Kuran Enbiya Suresi Ayet 30:ı, bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?” Gökler ve yer yapışık iken onları ayırdığımızı..

bbÂDEM İLE HAVVA/ İLK İNSANLAR

Sümerde bilgelik Tanrısı Nammu yumuşak kilden şekiller yaparak ölümlülerin, tanrı suretindeki modelini yaratır.  Tevratta ve Kuranda bu olay çok benzer.

* Talmuda göre yaratılışın 6. gününde Âdem ile birlikte yaratılan kadının adı Lilith dir.  Lilith kendini Âdem’le eşit gören, söz dinlemeyen, yakaladığı erkeği bırakmayan bir dişidir. Bu isim, Sümer Aşk Tanrıçası İnanna’nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen cinin adıdır.

* Tevratta Allah daha sonra Âdemi topraktan, karısını onun kaburgasından yaratıyor.

* Kuranda Rahman suresi: Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı..

CENNETTEN KOVULMA

Sümer’de Dilmun adında Tanrıların yaşadığı bir ülke var. Hastalık ve ölüm yok bu ülkede.  Bu cennet bahçesinde Yer tanrıçası 8 bitki yetiştiriyor. Bilgelik Tanrısı Enki hepsini tadıyor. Yer Tanrıçası kızıyor. Enki ise çok ağır bir hastalığa yakalanıyor.  Bunun üzerine Yer tanrısı 8 bitkinin her biri için bir Tanrı yaratıyor. Hasta olan organlardan birisi kaburga. Enkiyi iyi eden Tanrıçanın adı “kaburganın hanımı anlamına gelen Ninthi”  Nin hanım, ti kaburga demektir. Ti’ nin bir anlamı da hayattır.. Yani Ninthi Hayatın hanımı olarak da tercüme edilebilir..

* Aynı hikâyenin benzeri Tevratta var. Cennet bahçesi Aden ortasına iyilik ve kötülüğü bilmesini sağlayan hayat ağacını diker Tanrı. Bunun meyvesini yemeyi yasaklar vs. Rab Âdemin kaburga kemiklerinin birinden kadını yapar. Ve adını Nisa koyar.

* Kuranda bu konu daha hafif geçer ama öz aynı kalır. Görüldüğü gibi, Sümer ve Tevrat yaratılış efsaneleri oldukça paraleldir. Bir cennet bahçesi, bilgelik ağacı, yasak meyve ve lanetlenme!  Hayatın hanımı (Ninthi) İbranice tam karşılığı olarak Havva olmuştur.

* Âdemle Havanın çocukları olan Habil ve Kain Hikayesi de Sümerde çok benzer şekilde var.

KAN DENİZİ

Sümerde birine kızan bir Tanrı ülkeye çeşitli felaketler gönderir. Ve bütün kuyuları kanla doldurur. Çıkış efsanesinde Firavuna gönderilen felaketler ve Nil’in kana dönüşmesi gibi..

TUFAN

Tufan hikâyesinin aynısı, Asur Kıralı Asurbanipal kütüphanesindeki bir tablette var. Gılgamış Destanının son kısmını oluşturuyor.  Aynı şekilde, Tanrı’nın cezası. 7 Günde gemi yapılıyor, Tüm hayvanlardan ve biitkilerden 1 çift dolduruluyor. Geminin kapısı kapanır kapanmaz yerden sular fışkırıyor.

MERYEM-İSA

Sümer aşk Tanrısı İnana, Akadlarda İştar, İsrailde Astarta, Yunanda Afrodit, Romada Venüs ad ile saygı görmüş ve varlığını sürdürmüştür. Bugün de İsa’nın annesi Meryem’e, İnanna’ya ait nitelikler yakıştırılıyor. O da İnanna gibi göklerin hâkimesi, sosyal adaletin savunucusu, fakirlerin ezilenlerin koruyucusu sayılıyor.

Bazı çevrelerde Tanrıça seviyesine getirildiğinden oğlundan çok ona tapınıldığından, annelerin, savaşanların, üzüntü çeken ailelerin yardım için ona dua ettiklerinden söz ediliyor.

DUMUZZİ EFSANESİ

Dumuzzi Çoban Tanrısıdır.  Büyük zorluklarla aşk tanrıçası İnanna ile evlenir.  Sonra Tanrıça yer altı dünyasına gönderilir.. Sonra onun yerine Dumuzzi girer yeraltına. Bunlar uzun hikâyeler ve Sümer Mitolojisi. Ancak her yıl baharda dışarı çıkıp birleşirler. Bu birleşmeyi zamanın kıralı ile baş rahibesi birleşerek kutlarlar. Büyük törenler yapılır. Ve yeni bir yıl başlar.  Bunlar kutsal evlenme ve bereket törenleridir.

* Safevilerde Alinin yeniden dünyaya geleceği inancı da aynı efsaneden etkilenmiş olabilir. Dumuzi takvimimizde Temmuz adı olarak sürüyor. Musevilerde de Tammuz şekline. Temmuzun 17 sinde İsrail kadınları mabet kapısına giderek ağlarlar. Adeta Dumuzi’nin yeraltına götürülüşünün yasını utarlar.

* Ülkemizde de Mayıs başında kutlanan Hıdrellez şenlikleri, bazı köylerde mezarlıklarda yapılıyor. Bunlarda Sümer’deki kutsal evlenme törenlerin bir devamı gibi görünüyor. Şenlik Hızır ile İlyas Peygamberin bir araya gelmesi nedeniyle yapılıyor.  Ayrıca Hıdrellez gecelerinde iki yıldızın birleştiğine, bu nedenle dileklerin gerçek olacağına inanılır.

* İsa’nın durumu da Dumuziye benziyor. Dumuzinin dövülerek, eziyet edilerek yer altına götürülüşü tekrar yeryüzüne çıkışı, İsa’ya yapılanlar ve her yıl onun yeryüzüne çıktığı düşüncesi, Dumuzinin serüvenini andırır. .

Kaynak: nina.bencoya.com

Resim Düzenleme: Çiğdem Sarıgül

Çiğdem Sarıgül

Çocukluğumdan beri bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırıyorum. : )

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu