Ekin Çemberleri
Tüm bulgular, Ekin Çemberleri’nin dünya dışı kaynaklı olduğunu gösteriyor.
Ekin çemberlerinin mükemmel geometrik tasarımları insanları, bunları nasıl yapıldığını konusunda araştırmaya itmiştir. Bu esrarengiz biçimlerin nasıl oluşup, ortaya çıktıkları konusunda sayısız teori üretilmiş olsa da, bunların biri dışında diğer hiç biri ikna edici değildir. Bazı tutucu, dar görüşlü kesimler ekin çemberlerinin oluşumunda normal olmayan hava koşullarının etkili olduğunu iddia etmiş, bazıları ise bu şekillerin belli bir alan üzerinde yoğunlaşan alçak ses frekansları tarafından meydana getirildiğini öne sürmüşlerdir.
Diğer önemli bir teoride UFO olaylarını örtbas etmeye çalışan istihbarat birimlerinin halkı yanlış yönlendirmek için kasıtlı olarak ortaya attıkları; bu oluşumların insanlar tarafından sahtekârlık ve dikkat çekmek amacı ile yapıldıkları iddiasıdır.
Fakat bu şekiller o kadar gelişmiş ve komplike tasarımlara sahipler ki, bu bir gecede aniden ortaya çıkan devasa, kusursuz şekillerin insan yapımı olabileceğini düşünmek neredeyse imkansızdır.
Bu durumu kanıtlamak için ortaya çıkmış bu devasa şekillerin bazıları kopya edilmeye çalışılmış fakat düzgün bir daire bile çizilemeden bırakılmıştır. Şekiller zaman içinde daha da karmaşıklaşmış; DNA sarmalını temsil eden şekillerden, komplike matematiksel figürlere kadar uzanan bir çeşitlilik göstermiştir. Bu yüzden ortaya atılan her iddia asılsız ve geçersiz kalmıştır.
Bu şekillerle ilgili en çok destek gören ve kanıt içeren görüş ise bu devasa biçimlerin dünya dışı varlıklarca bir mesaj içermek adına ekin arazileri üzerine yapıldıkları iddiasıdır.
Şimdi bu iddiayı destekleyen tüm bilimsel verilere bir göz atalım…
“Ekin Çemberleri’nin Sahte Olduğu Yönündeki Teoriler karşısındaki Argümanlar” adlı makalesinde Joseph E. Mason, gerçek ekin çemberlerinde eğilen bitkiler ile sahteciler tarafından eğilen bitkiler arasında çok fark olduğunu ifade ediyor.
İddiasını desteklemek üzere bazı fotoğraflar gösteren Mason şöyle diyor:
Gerçek bir ekin oluşumu içindeki bitkinin eğilen boğumu uzuyor ve bundan zarar görmüyor. İnsanlar tarafından mekanik yollarla yatırılan bitki kökleri zarar görüyor ve uzayan boğumları yok. (Şekil A)
Mason’a göre gerçek çemberlerdeki pek çok bitkinin boğumlarında bir patlama oluyor. (Şekil B)
Ekin çemberlerinin altındaki toprakta, yoğun yağmurdan sonra bile açıklanamaz bir şekilde su kaybı oluyor. Ve toprak aşırı derecede kuruyor. Bazı araştırmacılar, bazı bitkilerin bükülmesinin imkânsız olduğunu söylüyor. (Şekil C)
Kanola tarlalarında sıkça ekin çemberlerinin görüldüğünü hatırlatan Joseph Mason şöyle diyor: “Bu bitki tıpkı kereviz gibidir. Sapı 45 dereceden fazla eğildiğinde ikiye bölünür. Ama ‘gerçek’ bir ekin çemberi oluşumunda saplar genellikle 90 derece eğiliyor. Hiçbir botanikçi veya diğer bir bilimci bunu açıklayamıyor ve hiçbir insan da bunu başaramıyor.”
Bazı araştırmacıların yaptığı testler, ekin çemberlerindeki ekinlerin tohumları ekildiğinde anormal bir büyüme meydana geldiğini göstermiştir (Şekil D).
Ekin çemberi bitkilerinde meydana gelen biyofiziksel etkileri inceleyen BLT Research kurumu, 1992 Barbury Castle ekin çemberindeki arpa başlarında gelişim eksikliği ve tohumsuzluk gözlendiğini tespit etmiştir. Bazı ekin çemberi bitkileri de normal bitkilerden çok daha küçük tohumlar üretmektedir.
Joseph Mason “mikroskobik değişimler de vardır” diyor ve meydana gelen farklılıkları gösteren fotoğraflar sunuyor (Şekil E).
Fakat bu değişimlerin ne anlama geldiği henüz bilinmiyor. BLT Research de bir buğday tarlasındaki ekin çemberi bitkilerinde açıklanamayan bir hücre duvarı büyümesini gösteriyor. Ekin çemberlerine giren insanlar üzerinde ciddi bazı fiziksel etkilerin meydana geldiği bildirilmiştir. Bazıları büyük bir sevinç deneyimlerken, bazıları da mide bulantısı, baş ağrısı, baş dönmesi, karıncalanma ve ağrı gibi çeşitli rahatsızlıklar deneyimlemiştir. Bazıları menstrüasyon döngülerinin etkilendiğini iddia ederken, bazıları da büyük bir şok ve coşku deneyimlemektedir.
Bazı araştırmacılar, belirli ekin çemberlerinde (Şekil F), sıradan bir sahtecinin anlamasının bile pek muhtemel olmadığı derecede karmaşık geometrilerin bulunduğunu söylemektedir.
Boston Üniversitesi astronomi bölümünün eski başkanı Gerald S. Hawkins, ekin çemberleri ile öklid geometrisi arasında bağlantılar tespit ettiğini söylemektedir. Crop Circulars sitesindeki bir makalede şöyle deniyor: “Hawkins, ekin çemberlerindeki alanlar arasındaki ilişkilere dayanarak ve öklid geometrisinin ilkeleri kullanarak dört teoremi çözebildiğini görmüştür. Ayrıca, diğer dördünden türettiği genel bir beşinci teorem de keşfetmiştir. Bu teoremin, bir üçgenin kenarlarına dokunan eş-merkezli dairelerle ilgili olduğunu ve üçgenin şekil değiştirmesiyle birlikte özel ekin çemberi geometrileri meydana geldiğini söylemektedir. Hawkins Öklid’in eserlerinde veya başvurduğu herhangi diğer bir kitapta, bu beşinci teoreme dair bir referans bulamadığını söylüyor. Fakat Temmuz 1995’te ekin çemberleri bu beşinci teoremin bilgisini sunmuştur.”
Alıntı