Sembolizm

Beş Sayısı ve Beş Uçlu Yıldız Sembolü

Beş sayısı, eril ve aktif prensibi temsil eden üç ile dişil ve pasif prensibi temsil eden iki sayısının toplamıdır. Beş aynı zamanda meditasyonun, dinin, faaliyetin, çok yönlülüğün ve doğu ezoterizmi dışındaki ekollerde beş duyunun sembolüdür. Beş sayısı insanla ilişkilendirilir, insanın iyi ve kötünün bir karışımı olması gibi, bir tek ve bir çift sayıdan oluşmuştur. Ayrıca Hieros Gamos’ un da temsilidir. Dişil olan, iki rakamının, eril olan, üç rakamı ile birleşmesi evlilik sayısıdır ve bu haliyle erkek ve kadının birliğini de ifade eden bir sayıdır.

Tezahür etmiş olanı, ilahi iradeyi,  şuurlanmış insanı, maddeye bağımlılıktan kurtulmayı, ayrıca yer ile göğün evliliğini temsil eder. Sayı dizisinde ilk çift ve tek sayının toplamından oluştuğu için beş sayısında var olan bu birleştiricilik ve merkezilik özelliği onun madde ve biçimde, denge ve uyumu sağladığı görüşünü ortaya koyar. Tam merkezilik sembolüdür.

İki sayısı dişi dünyevi ve dünyaya ait olanı üç ise erkek ve semavi göksel olanı simgelediğinden beş ikiliğin “Bir”e dönüşmesini, ruhsal özü ve Tanrı’ya dönüşü ifade eder. Her türlü ikiliğin aşılması, insanın düalitenin üzerine çıkmasını ve her şeye daha tekil ve bütünsel bir anlayışla bakmasını anlatmak ister. Bu aynı zamanda günümüz kuantum fiziği ile kadim bilgeliği birleştiren köprünün bir işareti; bu çağın gereği olarak birleşen bütüncül ve holistik anlayışın da bir yansımasıdır.

Yani sembol olarak beşle ifade edilen kişilerde gökyüzü ile yeryüzünü birleştirme potansiyeli vardır. İyi birer aracı olma niteliği taşırlar ve evrensel enerjiler onlardan çok rahat akar. Ruh ve madde dengesini çok iyi kurabilirler, Mevlevilikteki semazenler gibi bir elleri gökte, bir elleri yerdedir yani gökten aldıklarını yere verme kapasiteleri hayli yüksektir.

Beş, Tanrı’nın insan aracığıyla kendini maddede tezahür ettirmesi anlamına da gelir.  En kısa tanımıyla kutsal evliliği simgeler. Bu özel ve önemli sayı Tanrı’ya birliktelik ve bütünleşme arzusunu simgelediği gibi o kişiye ait bazı temel bilgileri de ifade etmesi açısından da hayli önemlidir.

Ezoterik öğretilerdeki ‘Mistik Düğün’ sembolünün İslam tasavvufundaki karşılığı Mevlana’nın Şebi-‘Aruz’unda en iyi ifade şeklini bulur. İnsanın Tanrı’ya kendini vakfetmesi, varlığının sebebi hikmetini Tanrı’da bulması, Tanrı’nın Işığını, yeryüzünde yaşarken en uygun şekilde yansıtarak başkalarına örnek olması ve Tanrı’ya yönelmek için diğerleri üzerinde de cazibe yaratması anlatılmak istenir.

Simyada, Çin ve Pers tradisyonlarında, Hıristiyanlıkta, İslam’da ve Yahudilikte, Maniheizm Dini’ nde, Pisagor Ekolü’ nde, Babil’de, Eski Mısır’da ve Hinduizm’de, Şamanizm’de, Maya ve Kuzey Amerika Kızılderilileri’ nde yerinin olduğu görülür.

Simyada insan dört elementten oluşurken kutsal beşe ulaşmak için gizemli bir beşinci unsur ilave edilirdi. Bu beşinci unsurun yaşamın gerçek elementi olduğu düşünülürdü ve onun elde edilmesi ortaçağ simyacılarının başlıca hedefiydi. Ölümü yenmek için insan değişmeliydi ve bu noktada Quinta Essentia,  yaşamın sürekli yenilenişini sağlayan yaşam gücünü temsil etmektedir.

Beşin kristal formlarda olduğu gibi bitkisel formlarda da yeri vardır. Beş taç yapraklı çiçekler ve beş uçlu yapraklar, örneğin gül, zambak, asma; mikrokozmosu temsil eder. Simyada, beş taç yapraklı çiçek ve beş uçlu yıldız cevheri (quintessence) temsil eder.

Budizm’de kalbin dört yönü vardır ve beşinci olarak da bir merkeze sahiptir ve bu haliyle evrenselliği temsil eder, bu sembol aynı zamanda dört adayla çevrili olan Kutsal Dağ olarak da ifade bulur. Çin tradisyonlarında beş element, beş atmosfer, beş koşul, beş gezegen, beş kutsal dağ, beş tahıl, beş renk, beş tat ve beş zehir olarak yerini bulur.

Çin tradisyonuna göre bu dünyadaki bütün hayat beşi esas almıştır. Çinliler için beş uğurlu bir sayı olarak kabul edilirken, Kuzey Amerika Kızılderilileri arasında da benzer bir rolü vardır beş rakamının. Hıristiyanlıkta beş rakamı, düşüşten sonraki insanı tanımlar; haçın beş ucu, İsa’nın beş yarası, Musa’nın beş kitabı vardır. Mısır’da Nil’in beş timsahı vardır.

Hindu tradisyonunda ise dünyanın beşli grupları vardır, süptil ve kaba hallerin beş unsuru, Şiva’nın beş yüzü ve Vişnu’nun iki katlı beş enkarnasyonu vardır. Kadim Hindistan’da beş koruyucu bir sayı olup oldukça büyük öneme sahipti. Pers tradisyonunda ritüellerde önem verilen bir sayıdır. Pisagor ekolünde Hieros Gamos ile yeryüzü ile gökyüzünün evliliği ile ilişkilendirilir. Azteklerde dört ucunda ve ortasında bir güneş bulunan, beş güneşli haç sembolü vardır ve bu yıldız pentagramdır.

Avrupa tradisyonlarında mükemmellik ile sırların yolunu açan anahtar ile ve ruhu maddeye bağımlı olmaktan kurtaran melek ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Şaman Türkler’de ise beş sayısının demir-kazık yıldızını temsil ettiği görülmektedir. Maya ve Kuzey Amerika Kızılderili tradisyonlarında da benzer şekilde kutsal bir yıldızı temsil ettiği görülmektedir.

Beş Mayalar için de anahtar bir sayıdır ve bu tradisyonda beşinci günün, yağmur yağdıran spiral biçimli Tanrı’nın günü olduğuna inanılır. Mayalarda beş rakamı balık biçimli bir elle temsil edilirdi. Beş sayısı ayrıca Maniheizm’de de önemli rol oynar, ilk insanın beş oğlu vardır, ışığın beş öğesi (esir, rüzgâr, su, ışık ve ateş) karanlığın beş öğesiyle karşılaşır. Maniheistler ayrıca yaşayan Tanrı’nın beş yardımcısının ve ruhları toplayan beş meleğin olduğundan söz etmişlerdir. Beş sayısının İslam Dini’nde de özel bir konumu vardır.

Yahudi tradisyonunda gücün ve sertliğin, radikal bir zekânın sembolüdür beş.  Beş sayısı aynı zamanda Kabala’daki kozmik insanı simgeler. İnsan kolları açık durumda bir daire içine yerleştirildiğinde göğsünün ortasına çizilen bulunan enine ve dikine çizilen eksenler bir haç oluştururlar. Dünya insan için bir haçtır yani bu dünya kozmik insana dar gelir anlamına da gelir. Bu insan figürü astrolojinin de sembolüdür. Kabala’daki karşılığı Adam Kadmon’dur.

Yani insanın aşkın yönünü ve bu gezegeni aşma yetisini tanımladığı gibi Tanrı’ya tam anlamıyla teslimiyeti de ifade eder.

Beş, genellikle canlı doğada ortaya çıkan bir sayıdır, dolayısıyla da onun galip gelişi baharın doğadaki tomurcuklandırmalarına eşdeğerdir. Beş sayısı aynı zamanda olağandışı ve isyankâr oluşla ilişkilendirilmektedir ve kâinatta düalite (ikilik) ilkesinin mevcut olmadığı âlemlerin de mevcut olduğunu ifade eder. Bunun yanında düaliteyi aşmış insanı temsil ettiği de görülmektedir.

On altıncı yüzyıl Alman fizikçi, filozof ve gizemci Aggrippa von Nettesheim, bir insan, ayakları açık, elleri hafifçe aşağı gelecek şekilde uzatılmış olarak ayakta dururken elleri, ayakları ve başının tam olarak bir pentagramla onu çevreleyen dairenin kesişim noktalarına denk geldiğini göstermiştir. Ortaçağ Alman folkloruna göre pentas kökü insanı zehre karşı dirençli kılar ve kötü ruhları kovar, insanları barıştırır.

Beş sayısının, kolları ve bacakları açık haldeki insan formu dikkate alınarak bir mikrokozmos olan insanın sembolü olduğu kabul edildiğinde bu haliyle bedenin bir beşgeni temsil ettiği de söylenebilir. Beşgen sonsuzdur ve dairenin mükemmellik ve güç sembolizmini paylaşır, ayrıca beşgenler, bir araya getirilerek incelendiğinde hiçbir zaman tam olarak birleşemedikleri, her zaman aralarında bir boşluğun kaldığı görülür.

Bu “tam olmayış hali” Hıristiyan yorumcuların ilgisini çekmiştir. Helenistik dönemde Baalbek kentindeki Venüs tapınağı beşgen biçimindeydi. Hıristiyanlık ortaya çıktığında Hz. Meryem, beşgen sembolünün ve İştar’ın, Venüs’ün sıfatlarını da üstlenmiştir.

Beş sayısı, kadim zamanlardan beri tanrıça İştar’la ve Venüs ile ilişkilendirilmiştir. Beş rakamının ezoterik bilgilere göre anlamlarından biri, İlahi İrade’dir. Greko-Romen Tradisyonu’ nda beş, evlenmeyle, sevgi ve birlikle ilintili bir sayıdır, Venüs’ ün sayısıdır ve Venüs yılları beşli gruplar halinde tamamlanır. Apollo, ışık tanrısı olarak beş niteliğe sahiptir: Her şeye gücü yetme, her yerde bulunabilme, her şeyi bilme, ebedilik ve birlik olarak tanımlanır.

İslami tradisyonda dinin beş direği, beş ilahi varlık, imanın beş şartı vardır. İslam’da günde beş vakit namaz, imanın ve İslam’ın beş şartı olarak yer bulur. İslam’da beş, Allah sözcüğünün beşinci ve temel harfi h’nin sayısal değeridir.

Gezegensel etkilere açık bir şekilde ve gerçek anlamda bakılan bir doğum haritası da aynı teslimiyete çağrıdır yani insanı kendi doğum planına, kendi kaderine (doğum haritasına) teslim olmaya çağırır bu simge…

Neo Spiritüalist görüşte de, Beş ruhsal evlilik sayısıdır yani insanın Tanrı’nın Yasaları’yla bütünleşme halini simgeler. İkilikten tekliğe geçiş, ruhsal öz (Yüksek Benlik) ile karşılaşmak, O’nun evrensel yasalarına teslimiyetin dolayısıyla O’na dönüşün sembolüdür, daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse: Tanrı Yasaları nı severek, isteyerek, bilerek tüm yaşamında uygulamak, yaşamı Tanrı Yasalarına göre organize etmek anlamına gelir.

Tabii ki, uygulamaya giden yolda tefekkür, içe dönüş, konsantrasyon, meditasyon ve ruhsal yolun kişiye ait tüm uygulamaları, kendini bilme, nefsini tanıma ve bireysel yaşam planına uygun yaşama şartları esas alınır, çünkü herkesin teslimiyet noktası farklıdır. Bu hassas sembol konusunun doğru anlaşılması ve uygulamaların da kişiye özel metotlarla, abartılmadan yapılması çok önemlidir. Gelişimde hız kazanmaya neden olur.

Beş sayısı ile bağlantılı olan bir diğer sembol de beş uçlu yıldız sembolüdür. Beş uçlu yıldız sembolü “var olanın bilgisi’’ olarak da ifade edilebilir. Başka bir deyişle, mevcut olan yerleşik bilginin açığa çıkarılması, örtülü olanın aydınlığa çıkması, öze ait olanla buluşma ve bunun tezahür etmesidir…

Venüs ’ün üst kavuşumları, burçlar kuşağının yıllık dairesindeki yerlerine göre belirli tarihlere denk gelir ve bu tarihler yıllık daire üzerinde birleştirildiğinde pentagram, yani beş uçlu yıldız elde edilir, dolayısıyla pentagram Venüs’le olduğu gibi, Venüs gezegeniyle bağlantılı tanrıça İştar’ın da sembolü olmaktadır.

Venüs’ün aşağı kavuşumları ve doğu-batı uzanımları gibi diğer konumları da daire üzerinde birleştirildiklerinde yine bir pentagramı, yani beş köşeli yıldızı oluştururlar. Beş uçlu yıldız, bütünü oluşturan bireyselliği tanımlar ve aynı zamanda yukarı dönük olduğunda ruhsal özlemi ve eğitimi sembolize eder.

Tıpkı daire gibi beş köşeli yıldız da bütünü simgeler, dört köşeye ve beşinci olarak bir merkeze sahip olan kare (quincunx) merkezin, gökyüzü ile yeryüzünün birleşme noktasının sembolüdür. O aynı zamanda Tanrı’nın sembolüdür çünkü dört büyük gücün merkezindeki, onları yaratanı simgeler.

On altıncı ve on yedinci yüzyıl maji edebiyatındaki bütün tılsımlı işaretler için kullanılan beş uçlu yıldız kavramı pentagramdan türemiştir. Pentagram zaman içinde asıl kutsal anlamını yitirerek, dejenere edilmiş ve satanistler tarafından da bir sembol olarak kullanılmıştır.

İştar’ın pentagramı ise beşin dairesel olması gibi sonsuzlukla ilişkili bir şekildir. Pentagramın Sir Gawain’in kalkanında yer alması nedeniyle beşin koruyuculuk ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Beş köşeli yıldız, uçlarından biri yukarıda olduğunda olumlu, ters olduğunda ise olumsuz olarak kabul edilmektedir. Pentagram, İştar’ın insanları kötü ruhlardan koruduğuna inanılan kadim Yakındoğu’da nazarlık olarak kullanılırdı.

Zaman zaman Tanrı’nın evini İblis’e karşı koruması için veya bedensiz bazı varlıklardan korunmak için ortaçağ kiliselerinin duvarlarına çizilirdi. Bir görüşe göre pentagram ruhun elementler üzerindeki egemenliğini ifade eder, ayrıca hava ve su ruhları ve toprakla bağlantılı bedensiz varlıkları kontrol edebilmek için kullanılır.

Pentagramın mikrokozmos sembolü olarak kullanımı çok yaygındır. Gezegen sembolleri ve diğer işaretlerle doldurulan bu şeklin çizimleri geç dönem Ortaçağ ve Rönesans geleneğinde çok sık görülür. Çinliler pentagramı Satürn, Merkür, Mars, Venüs ve Jüpiter gezegenleriyle birleştirmiş ve yönlere, yılın mevsimlerine, seslere, vücudun kısımlarına, farklı tatlara, hayvanlara ve renklere göre düzenlemişlerdir.

Pentagram olarak anılan beş uçlu yıldız, Eski Mısır tradisyonunda  Horus’un ve Sirius yıldızının sembolü olarak kullanılmıştır. İsis inisiyasyonunda inisiye adayının ölüm deneyimi sırasında üst kısmında beş uçlu yıldız bulunan bir tabuta yatırıldığı söylenmektedir. Beş uçlu yıldızın Mısır hiyerogliflerinde  “Kaynağa Yükselmeyi” temsil ederken aynı zamanda eğitmek, öğretmek eylemleriyle de ilişkilendirildiği görülür.

Astroset

Çiğdem Sarıgül

Çocukluğumdan beri bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırıyorum. : )

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu