Bilinmeyen Dünya Tarihi

Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları

Dünyayı yöneten Rothschild ailesini bilir misiniz ?

Hitler,dünya tarihine gelmiş geçmiş en faşist ve psikopat lider olarak bilinir..Çoğu kişi Hitler’in şizofrenin eşiğinde olan fanatik Alman milliyetçisi psikopat bir lider olarak tanır ancak gerçekte hiçkimse Hitler hakkında bildiklerinin kendilerine anlatılan resmi tarih senaryosundan başka birşey olmadığını bilmez..
Hitler,hakkında en çok komplo teorisi uydurulan tarihi liderlerden(kuklalardan)birisidir..

ABD’de sivri çıkışları ve dürüst kişiliği ile tanınan Texas Üniversitesi tarih profesörlerinden Texe Marrs’ın 2007 Mayısı’nda çıkacak olan kitabının adı Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları..

Kitapta
Dünyayı yöneten yahudi ailesi:Rothschild,
Osmanlı devletinin planlı olarak nasıl dağıtıldığı,Arap birliğinin nasıl parçaralara ayrıldığı, 1.Dünya Savaşı,Kukla Diktatör Hitler,2.Dünya Savaşı,İsrail devletininkuruluşu Kennedy Suikasti,MOSSAD suikastleri ve 11 Eylül saldırıları olmak üzere 10 bölüm yer alıyor..Bu bölümlerde yazarın savunduğu iddialar basit bir komplo teorisi gibi laf dolması bilgilerle değil fiziki kanıtlar ve şahitler eşliğinde net bir biçimde ortaya koyuluyor..
Öncelikle son yıllarda Türkiye’de hızla yükselen bir trend haline gelen ”Hitler hayranlığı ve Türk nasyonel sosyalizmi” gibi kavramların ortaya çıkmasına bir cevap olarak Hitler’in tarihi kimliğinin arkasında yatan karanlık bağlantıları kaba hatları ile sizlere aktarmaya çalışacağım..

DÜNYAYI YÖNETEN AİLE: ROTHSCHILD AİLESİ..

Çoğu kişi Rothschıld ailesinin adını bile bilmez..Bu ailenin adı ne Forbes dergisinin düzenlediği ”Yılın Zenginleri” bölümünde yer alır nede dünya jet-sosyetesinin partilerinde adları eçer..Ancak birçok ülkenin diplomatı bu ailenin adını duydukları zaman beş dakika durmak zorundadır.
Çünkü bu aile dünya tarihi sahnesinde 1590 yılından beri vardır ve dünya bu yahudi ailesinin çok gizli faaliyetleri neticesinde bugünkü şeklini almıştır..
Çoğu kişi dünyada hiçbir aileninböylesine bir gücü elinde tutabileceğine inanamaz..Çünkü bir ailenin böylesine siyasi ve ekonomik bir gücü nasıl elde ettiğini anlayamaz..

Öncelikle şunu belirtmeliyimki aile derken üç-beş kişilik çekirdek bir aileden bahsetmiyorum..Roschild ailesinin bugün 1000-1500 civarında ferdi olduğu bilinmektedir.Bu aile ferdlerlerinin herbiri dünyanın gelişmiş olan yada gelişecek olan ekonomilerine sahip olan ülkelerinde çok derin faaliyetler sürdürmek üzere dağılmışlardır.

Dünyada olan her siyasi ve eknomik olan gelişmeyi İsrail devletinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde düzenlemek en kutsal görevleridir..
Ailenin geçmişi 16.yüzyıla dayanıyor..Aile İngiliz Kraliyet Saraylarında kralın yaverliğini yapan bir aile olarak ortaya çıkıyor önceleri..Kralın stratejik ve ekonomik danışmanlıklarını, izlemesi gereken siyasi tutumlarını ve dış politika stratejilerini bu aile belirliyor..Sadece bununla da yetinmeyip kraliyet saraylarındaki tüm ihaleleri kazanarak bu ihaleleri başarıyla sonuçlandırıp hatrı sayılır bir servetin desahibi oluyorlar..

Bu ticari faaliyetlerin yanı sıra yaptıkları her ticari ve siyasi faaliyetten yüklü komisyonlar da almayı ihmal etmiyorlar..
İngiliz saraylarındaki kariyerleri sayesinde kolayca kazandıkları astronomik paralarla tarihin ilk bankacılık faaliyetini gerçekleştirip,İngiliz çiftçilerine de astronomik faizlerle tarım kredisi vermeye başlıyorlar ve 50 sene geçmeden neredeyse İngiltere devletinden daha zengin bir hale geliyorlar..
Faaliyet alanını iyice geliştirip, derinleştiren Rothschıld ailesi Avrupadaki tüm imparatorlukların saraylarında söz sahibi olur hale geliyorlar..Sadece İngiltere’de değil Avrupa’nın dört bir yanında tarımla uğraşan insanlara yüksek faizle kredi verererek,altın ve gümüş komisyonculuğu yaparak servetlerini iyice katlıyorlar..
Ekonomik gücü aklın ve mantığın sınırlarını zorlamaya başlayan Rothschild ailesi daha da karanlık ve karlı bir işe girişiyorlar.

.İşin adı ”Savaşa giren devletlere faizle borçvermek”..
Bu işin ilk icraatını İngiltere-Fransa savaşındagerçekleştiriyorlar İngiltere’ye savaşa girmesi için sermaye olarak 35 ton altını faizle borç olarak eriyorlar..İngiltere,Fransa karşısında yeniliyor ve Rothschıld ailesine olan borcunu ödeyemiyor..

Bunun karşısında borcun oluşturduğu mükellefiyettendolayı İngiliz Merkez Bankası yani Bank of England ödenemeyen borç karşılığında Rothschıld ailesinedevrediliyor..
Rothschild ailesi İngiliz devletinin bu devir etme işlemini bir şartla kabul ediyor: ” İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartı ile..”.

İngiliz hükümeti bu şartı o dönemde kabul etmek zorunda
kalıyor ve İngiliz sterlinini basma yetkisi bir yahudi ailesine veriliyor..Görünüşde ekonomi hakkında pek bilgisi olmayan arkadaşlar için bu durum pek birşey ifade etmeyebilir..

Para basma yetkisini başka bir kuruluşa yada şirkete vermek demek aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını da bu kuruluşa satmak demektir..Çünkü bir ülkenin bankası o ülkenin parasını basarken bastığı para karşılığında o ülkenin hazinesine değerli maden koymak zorundadır..

Örneğin Türkiye Merkez Bankası, devlet matbaasında 20 YTL basıyorsa eğer devlet hazinesinde 20 YTL değerindeki altını,elması yada petrolü koymak zorundadır.

Aksi halde basılan para kağıt parçasından başka bir şey olmaz..
İşte Rothschild ailesinin de yaptığı şey budur..İngiliz sterlinini basarak İngiliz hükümetine faizle borç olarak vermiş ve karşılığında altın ve elmas almıştır..
Bu şekilde bir yılda 12,000 ton altın kar ettiği ekonomi tarihçileri tarafından bilinmekteydi. .Rothschıld ailesinin en büyük girişimi ise İngiltere ile Amerika’daki kolonilerin savaşı olmuştur..

Savaş sırasında Rothschıld ailesi çok gizli bir biçimde Amerikan kolonilerini desteklemişlerdir..
Amerika’nın İngiltere’ye karşı direnişini yöneten kişilere yüklü miktarda silah yardımı yapılmış,İngiltere’nin bu savaşta yenilmesinin sağlanacağı garanti edilmiş ve karşılığında kurulacak olan Amerika devletinin resmi para birimini basma yetkisi istenmiştir..İngiltere ile savaş konusunda çok umutsuz olan başkan Washington ve ekibi bu karlı teklifi hiç düşünmeden kabul edilmiştir ve böylece günümüzde tüm dünyada çok popüler olan Amerikan dolarını basma yetkisini alarak bir hayli karlı bir işe imza atmışlardır..

Savaşı Amerikan kolonileri kazanmış ve İngiltere Amerika’dan elini ayağını çekmek zorunda kalmıştır..İngiltere-Amerika savaşından yenik çıkan İngiltere bu sefer Amerika’ya yardım ettiğini düşünerek Fransa’ya saldırmıştır..
İngiltere,Rothschild ailesinin kendilerine finansal destekte bulunacağına güvenerek bu savaşa girdiyse de Rothschıld ailesinden umdukları desteği bulamamışlardır..

Rothschıld ailesi el altından Fransa’yı destekleyerek Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını garanti etmek istemiştir..Bir taraftan da bu aile İngiliz borsası üzerinde spekülasyona girişmiştir..
İngiltere-Fransa savaşı sırasında borsada müthiş bir hareketlenme olmuş ve borsaya oynayan halk İngilizlerin savaşı kazanacağını düşünerek girişimlerini arttırmışlardır
Bunu fırsat bilen Rothschild ailesi ”İngilizlerin savaşı kazandığı” iddiasını ortaya atarak İngiliz halkının herşeyini borsaya oynamasını sağlamıştır..
Ancak generaller ve ordudan geriye kalanlar İngiltere’ye döndüğünde gerçekler ortaya çıkmış ve İngiltere’nin savaşta kaybettiği ortaya çıkmıştır..

Borsa norminal seviyesi,herkesin malını kurtarmaya çalışıp mal hisselerini geri almaya çalışmasından dolayı anormal derecede yükselmiş ve böylece kağıtları elinde tutan Rotscild ailesi bu ticaretten en karlı çıkan isim olmuştur..
İngiliz tarihçilerin ”Kara eylül” diye nitelendirdiğ i bu olay ile Rothschild ailesi adeta İngiltere devletinin mülkiyetini ele geçirmiştir..Bu ekonomik faaliyetleri sonucu iyice gelişen

Rothschıld ailesi,kenan diyarında Tanrı’nın kendilerine vaad ettiği kutsal İsrail devletini kurmak için gerekli olan şablonu hazırlamaya başlamıştır..
Osmanlı devletinin parçalanması için gerekli olan herşeyi yapmışlardır..Osmanlı devletine komşu olan ülkeleri sürekli olarak finanse ederek Osmanlı’ya karşı savaşmaları için kışkırtmışlardır..
Böylelikle sudan bahanelerle Osmanlıya saldıran Rusya, Avusturya ve diğer komşu devletler, Osmanlının askeri ve ekonomik güç bakımından iyice yıpranarak azınlıkların ayaklanmasını sağlamışlardır..

Osmanlı devleti nereye koşacağını şaşırmış ve neticede azınlıkların ayaklanarak ayrı ayrı devletler kurmasına engel olamamışlardır..Osmanlının ençok dış borcu Rothschıld ailesinin sahibi olduğu Bank Of England bankasınadır..Osmanlı Devleti,Rothschıld ailesine olan borcunu ödeyecek durumda olmadığından Rothschıld ailesi bunu fırsat bilmiş Osmanlya iğrenç bir teklifte bulunmuşlardır..Sultan 2.Abdulhamit ile görüşen Lord Baron Rothschıld ”Kudüs şehrinin,Filistin’in,Suriye’nin ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin yeni kurulacak olan yahudi devletine verilmesi karşılığında Osmanlı devletinin tüm dış borcunu silme ve balkanlarda,afrikada kaybettikleri toprakları geri verme” teklifinde bulunmuş ancak Abdulhamid teklifi şiddetle reddetmiştir..

Abdulhamid,dinen böyle bir tutum sergileyerek büyük bir sevaba girmişse de Osmanlı devletinin yıkılma sürecini hızlandırmıştır
Daha sonraları Enver Paşa,Abdulhamid’in bu tutumunu tarihi bir hata olarak değerlendirmiştir..

Enver Paşa’ya göre Kudüs şehri ve Kenan diyarı yahudilere geçici olarak verilmeli ve Osmanlı tekrar eski gücüne kavuştuktan sonra bu topraklar geri alınmalıydı..
Ulu önder Atatürk’e göre ise Osmanlı devleti böyle birşey yapmış bile olsaydı yıkılmatkan kurtulamazdı çünkü Osmanlı üzerine korkunç oyunlar oynanıyordu üstelik devlet her kademesi ile adeta kokuşmuş bir haldeydi.
Özetleyerek: anlattığım bu süreçlerden sonra Rothschıld ailesi 1.Dünya savaşının çıkmasında çok aktif bir şekilde rol almış ve savaşın çıkması için gerekli olan tüm tezgahı sağlamıştır

Rotshıld ailesinin hesaplarına göre:

1.Dünya savaşı ve Arabistanlı Lawrence’in faaliyetleri Arapların birçok parçaya bölünmesi İsrail devletinin kurulması için yeterliydi..Savaş gerçekleşmiş,Almanların önderliğindeki İttifak devletleri grubu savaşı kaybetmişlerdi..

Rothschıld ailesinin tüm hesapları tutmuş ve İsrail devletinin resmi kuruluşunun ilan edilmesinden başka birşey kalmamıştı ortada..Ancak tarihi rüyaya çeyrek kala Rothschild ailesi ayrıntılarda küçük bir hesaplama hatası yaptığını farkedememişti..
İsrail devleti kurulmaya hazırdı tamam ama dağ ve ovalardan ibaret olan İsrail topraklarında kim yaşayacaktı??

Sürekli olarak gelişmiş Avrupa kentlerinde yaşamış olan yahudiler İsrail’de yaşamaya nasıl ikna edilecekti?? Esas sorun buydu..
Bu sorunun giderilmesi için Rothschild ailesi radikal kararlar aldı ve yeni bir savaş için gerekli olan ortam hazırlanmaya başlandı..

KUKLA DİKTATÖR HİTLER’İN ORTAYA ÇIKIŞI VE 2.DÜNYA SAVAŞI:

Almanya devleti Birinci Dünya savaşından adeta bir enkaz halinde oldukça demorolize bir biçimde çıkmıştı..Devlet tüm ekonomik ve askeri gücünü savaş sonrasında kaybetmişti..Ve tüm bunlara ilave olarak birde çok ağır yaptırımlar içeren savaş tazminatı anlaşmalarına imza atmışlardı…

Ancak Almanya’nın borçlu olduğu ülkelerin merkez bankalarının %85′i Rothschild ailesine ait olduğundan Almanya sadece yahudi Rothschild ailesine borçluydu..
Rothschıld ailesi Almanların bu yüklü borcun onda birini dahi ödeyemeyeceklerini adı gibi biliyordu..Rothschıld ailesi enkaz halindeki Almanya’ya Alman merkez bankasının kendilerine devredilmesi karşılığında dış borçlarının silinmesini teklif
ediyordu ve Almanlar bocu ödeyemeyeklerini bildikleri için teklifi kabul etmek zorunda kalıyorlardı..

Aslında bu durum sonun başlangıcıydı..Bırakın savaşacak parayı ve silahı,savaşta asker olarak kullanılacak erkek vatandaşı bile kalmayan Alman devleti enkaz haldeyken tekrar sivirlerek tüm dünyaya kafa tutacak gücü nereden ve nasıl bulabilirdi??

Bunun için ancak Tanrının yardımı gerekirdi..
Ancak onlar intikam için plan yapmadan Rothschild ailesi onlar için çok gizli bir plan yapmıştı bile..Bu plana göre sahte ama çok inandırıcı bir faşizm rüzgarı Avrupa’da esecek ve yahudilere en ince ayrıntısına kadar planlanmış bir şekilde şiddet ve baskı uygulanarak İsrail’e göç etmeye mecbur
bırakılacaklardı..

Bu planın ilk parçası Almanya’nın ekonomisinin ayağa kaldırılması ve Almanya’nın hızla silahlanmasının sağlanmasıydı..Almanya yıllar boyu A’dan Z’ye her konuda finanse edilmiş, 2.dünya savaşında savaşmak üzere neredeyse çocukluktan askerler yetiştirilmiştir..
Muazzam bir ekonomik ve askeri güce kavuşan Almanya’nın başına ise 1.Dünya savaşında er olarak savaşan fanatik milliyetçi Hitler getirilmiştir..

İtalya ise Almanya’da başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan ve adınafaşizm denilen rüzgarın etkisi altında kalmış ve iktidara Mussoloni gelmiştir..Mussoloni’nin iktidara gelmesi Rothschild ailesinin bir planı değil kendiliğinden gelişmiş bir olaydı ama bu durum Rothschıld ailesinin ekmeğine yağ sürmüştü..
Hitler iktidara gelir gelmez müthiş hitap yeteneği ve ürkütücü karizması ile Alman halkını yediden yemişe peşinden koşturmuştur..Hitler’in konuşmalarında ve toplantılarında ise şaşırtıcı bir biçimde ana hedef yahudilerdir..

Hitler’in iktidara gelmesinden önce kardeş gibi birarada yaşayan Alman ve yahudi halkları birbirlerine hiçbir zararlarının dokunmamasıra rağmen oluşturulan yapay kaos ortamı yüzünden birbirleri ile kanlı bıçaklı hale gelmişlerdir..
Savaştan önce yahudi işadamlarına Nazi gençlerinin düzenlediği saldırılar,ev kundaklamalar ve cinayetler ortamı iyice germiştir..

Zengin olan yahudiler bir yolunu bulup Almanya’yı terk etselerde fakir olan zararsız yahudiler biryere gidecek paraları olmadığından oldukları yerde kalakalmışlardı ..
O dönemler savaş dönemleri olduğundan Almanya’nın dışına çıkmak için büyük paralar ve bazı önemli bağlantılar şarttı..
Fazla gereksiz detaya girmeden Hitler savaşı başlatmış ve Almanya’nın sahte intikam harekatı başlamıştı..

Almanya savaşın ilk yıllarında anormal bir başarı göstermiş ve
Fransa,Yugoslavya,Çekoslovakya,Avusurya ve Belçika gibi ülkelerin tamamını çok kısa sürede ele geçirerek Nazi ordularının gücünü ortaya koymuştur.
Özellikle Paris kentine 2 saatte giren Nazi orduları İngiltere ve İspanya’nın iyice ürkmesine neden olmuştur..İngiltere’yi hava saldırıları ile darmadağın eden Nazi orduları bir taraftandan da sözde yahudi soykırımı yapmaya başlamıştır..
Yahudiler birbir katledilmiş ve imha fırınlarında kılmıştır..Ortada öyle korkunç bir ortam vardırki savaştan sonra bölgeyi teftişe gelen Amerikalı generaller bile uçaklarından iner inmez havadaki pis kokudan dolayı hava alanına kusmuşlardır..Havadaki pis kokunun nedeni ise sürekli olarak yakılan insan cesedleri ve çürümüş cesedlerdir..

Savaştan sonra tam bir korku ülkesine dönen Almanya’da
ortaya atılan iddialara göre neredeyse hiç yahudi bırakılmamıştır..
Ancak Sovyet araştırmacılar durumun hiç de öyle olmadığını savaşta katledilenlerin sadece %15′in yahudi olduğunu net ve çarpıcı belgelerle kanıtlamışlardır..
Bu belgelere göre savaşta öldürülenlerin çoğu çinegene ve Polonyalılardı.
Geriye kalan zengin yahudiler Rotscild ailesinin kurduğu paravan şirketler aracılığı ile Amerikan askerleri denetiminde gizlice Amerika’ya değil İsrail’e kaçırılmışlardır..
İsrail’e getirildikleri dönemden İsrail devleti kuruluncaya kadar olan süreçte tabiri caizse Allah’ın dağında prefabrik usulü yapılmış evlerde kalmışlar ve büyük zorluk çekmişlerdi..

Kaçmak için girişimlerde bulunanlar ise Tevrat’ın emrettiği bir
biçimde idam edilmişlerdir..Neticede yaratılan sahte milliyetçi bir hava ile sözde yahudi soykırımı yapılmış,tüm dünyada yahudilere yönelik şiddet eylemlerine girişilmiş ve yahudiler İsrail’e göç etmek zorunda bırakılmışlardır. .
Yani Rothschild ailesi 1.Dünya savaşında yarım bıraktığı işi 2.Dünya savaşında tamamlayabilmiştir..Aşırı dindar bir aile olan Rothschild ailesi kendilerine göre Tanrı’ya olan sözünü yerine getirmişlerdir..

BAŞKAN KENNEDY’NİN ORTADAN KALDIRILMASI

2.Dünya savaşından sonra kurulan İsrail devleti’bde herşey 1960 yılında John Fitzgerald Kennedy’nin Amerikan başkanı olmasından sonra değişmiştir..

Kennedy Amerikan tarihinin en genç başkanıdır ve aynı zamanda Amerikan başkanı olmuş ilk katolik kişiydi Kennedy’den önce Amerika’da katolik birbaşkan hiçbir zaman olmamıştır..
John F Kennedy’nin babası olan Joseph Kennedy de politikacı olup aynı zamanda İngiltere büyükelçiliği yapmış olan katolik bir büyükelçiydi..
Ne babası, ne de başkan Kennedy yahudilerle iyi geçinemiyolardı ..Babası büyükelçilik yaptığı dönemde Londra’da yahudilerin boy hedefi haline gelmiş ve çeşitli saldılara maruz kalmıştır..

Kennedy de Amerika’da başkan seçilmeden önce Sigmund Rothschild’in kendisine yapmış olduğu ”başkan seçildiğinde ortadoğuda İsrail tarafını tutan bir politika izlemesi karşılığında milyonlarca doları bulan seçim kampanyası masraflarını karşılayacaklarını belirtmiştir..” Ancak Kennedy böyle bir teklifin bir daha kendisine yapılmamasını rica etmiş ve kendisini hakarete uğramış gibi hissettiğini belirttirmiştir..

Kennedy İsrail lobisinin Amerikan devleti üzerindeki faaliyetlerinden anormal derecede rahatsız bir politikacıydı
Kennedy’e göre lobilerin Amerikadaki faaliyetleri Amerikan bağımsızlığına vurulmuş bir darbeydi..

KENNEDY İLE İSRAİL BAŞKANI BEN GURİON’UN NÜKLLEER KAVGASI :

İsrail kurulduğu günden beri ortadoğuda hep bir süpergüç olma hayali ile hareket etmiştir..Bu yüzden İsrail Devleti ortadoğuda hızlı bir ”nükleer silahlanma programı” izlemeye başlamıştır

İsrail’in Dimona çölünde kurduğu nükleer santralinde peynir-ekmek gibi atom bombası ve nükleer başlıklı füzeler
üretmesi özellikle başkan Kennedy’i anormal derecede rahatsız etmiştir..
İsrail’in nükleer füzelerinin Ankara, İstanbul, Şam, Tahran, Bağdat ve Riyad gibi şehirleri vuracak kapasitede ve menzilde olması Kennedy yönetimini önlem almaya mecbur bırakmıştır..

Kennedy, Ben Gurıon’a yazdığı sert bir uyarı mektubunda ”İsrail’in nükleer programını durdurmaması durumunda Amerikan yönetiminin yaptırım
uygulamaktan kaçınmayacağını belirtmiştir”..
Ben Gurıon’da cevap olarak gönderdiği mektupta Kennedy’e ”genç adam” diye hitap etmiş ve bazı ağır ithamlarda bulunmuştur..
Bu mektuplaşmalar iyice çığırından çıkmış ve hakaretleşmeye dönüşmüştür..Bu durum üzerine tepki olarak Ben Gurıon istifa etmiştir..Ünlü yahudi politikacı Henry Kissenger ”İsrail’in nükleer programına son vermesi İsrail’e büyük zarar verir” diyerek Kennedy’i ikna etmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır..

Kennedy bununlada yetinmemiş 4 Haziran 1963′te Amerikan temsilciler meclisine danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanunla Amerikan dolarını basma yetkisini Rotshild ailesine ait olan Federal Reserve Bank’ın elinden alarak Amerikan Merkez Bankası’na vermiş ve ”bir ülkenin parasının denetimin şahısların elinde olmasının büyük bir sorun olduğunu” belirterek kendi sonunu hazırlamıştır..

Federal Reserve Bank ve dolar İsrail’in en büyük gelir kaynağıdır tabiri caizse şah damarıdır..Kennedy, doları basma yetkisini Federal Reserve Bank’ın elinden alarak adeta İsrail’in şah damarını kesmiştir..Neticede İsrail için Kennedy’nin etkisiz hale getirilmesi farz olmuştur..

Kennedy’nin seçimleri kaybetmesini beklemek boş bir umuttu çünkü Kennedy halktan büyük destek görüyordu..
Kennedy’e seçimler kaybettirilse bile sonradan kazanması yüksek timaldi..Üstelik Kennedy’nin kardeşi de gelecek vaad eden bir polikacıydı..Dünyada hiçbir aile böylesine politik bir gücü elinde tutmayı başaramamıştı..Tek bir çare özüküyordu..O da suikastti..

Kennedy birşekilde öldürülürse Amerikan yasaları gereği yerine yardımcısı getirecelecekti..Kennedy’nin yardımcısı Lyndon Johnson’dı..Johnson tam bir İsrail taraftarıydı..Kendi politik hırsları yüzünden İsrail’e gözünü kırpmadan yardım edebilirdi..Üstelik Kennedy ile hiç iyi geçinemiyordu, söylentilere göre Kennedy kendisini kovmaya çalışıyordu..

İsrail Kennedy yok etmek için suikast kararı alır ve kararı Amerikan derin devleti için derin bağlantılarını kullanarak çok gizli bir biçimde uygulamaya koyar..Kennedy’i öldürmek için en uygun ortam seçim kampanyaları için geleceği Dallas’tır..

Dallas’ta herzamanki gibi üstü açık araba ile halkı selamlayacak olan Kennedy’i korumakla görevli CIA ajanları özel olarak ayarlanacak ve başkanın güvenliği sabote edilecekti..
Böylece suikast çetesi Kennedy’i rahatlıkla Öldürebilecekti.
Suikast çetesi için değişik rivayetler vardır..
Kimileri Kennedy’i Fransız suikast çetesinin öldürdüğünü, kimileri ise kübalı sürgünlerin öldürdüğünü iddia eder ancak kesin olan birşey varki Kennedy’i ödürenler çok profosyonel ve acımasız keskin nişancılar(snıper)’lardan oluşan bir suikast timidir..

Kennedy Dallas’ı ziyaret etmeden önce akşam yani 21 Kasım 1963 akşamı Dallas’ta gökten boşalırcasına yağmur yağmıştır Ancak şehir halkı buna rağmen başkanı eniyi şekilde karşılamak için elinden geleni yapmıştır..
22 Kasım 1963 sabahı Washington D.C’den Air Force One uçağı ile Dallas’a gelen başkan Kennedy ve eşi, sabah 9′ta şehir merkezinde Dallas valisi Connaly ile birlikte kahvaltı ettikten sonra üstü açık bir limuzine binerek halkı selamlamaya başlamışlardır..

Tam 6 aracın olduğu kortejde en son arabada başkan Kennedy ve vali Connaly vardır..Önde motosikletli SS korumalar ve yanda CIA ajanlarının bulunduğu arabalarla Kennedy’nin arabası Kortejle birlikte Elm caddesinden Houston’a doğru beklenmedik bir dönüş yapar…O sırada silah sesleri yükselmeye başlar..

Polisler telsizle anons etmeye başlar..”Korteje ateş ediyorlar yere yatın” diye..Tam 6 el silah sesi duyulur..Birinci mermi arabayı komple ıskalar ve alt geçitte bekleyen Edmund Harris adındaki taksi şöförünün kulağını parçalar..İkinci mermi Kennedy’i tam omzundan vurur..Üçüncü mermi Kennedy’i ıskalayıp ön koltuktaki vali Connaly’i omzundan vurur.Dördüncü mermi Kennedy’i boynundan vurur,aynı mermi başkanın vücudundan çıkıp Vali Connaly’i sırtından vurur..Beşinci mermi arabayı ıskalayıp dikiz aynasını kırıp dışarı çıkar..ve Altıncı mermi…Altıncı mermi başkan Kennedy’i tam kafasından vurur..Başkanın kafasını parçalayan mermi bulunamaz..
Suikastten sonra yapılan araştırmalarda Kennedy’i sözde komünistlerden vatan haini Lee Harvey Oswald’ın vurduğu iddia edilir..Ortada altı mermi olmasına rağmen Oswald’ın tek katil olduğu görüşüne verilir..

İddialara göre Oswald Texas Okul kitapları bürosunun altıncı katındaki pencere dibinden İtalyan yapımı Manlicher Caracano marka snıper tüfeği ile başkan Kennedy’i ve Vali Connaly’i altı kez vurarak başkanı öldürmeyi başarmıştır..
Sözde suikastçi snıper Lee Harvey Oswald’ın vurduğu başkan Kennedy feci şekilde can vermiş ve Lee Harvey Oswald apar topar hapsi boylamıştır..Ortadaki deliller birden çok keskin nişancının olduğunu göstermesine rağmen İsrail denetimindeki Amerikan derin devleti suçu Lee Harvey Oswald’ın üzerine atarak delilleri bir bir yok etmiştir..Suikasti gören 57 kişi ya bir kaza ile yada intihar ile ölü bulunmuştur..
Lee Hervey Oswald ise suikastten iki gün sonra mahkeme çıkışında yüzlerce FBI ajanı ve polisin arasında yahudi bir bar işletmecisi olan Jack Ruby tarafından öldürülmüştür..

Bu Amerikan milliyetçisi yahudi,Lee Harvey Oswald’ı öldürmesinin nedenini ise ”komünistlerden Amerikanın aldığı intikam”olarak yorumlamıştır..
Birden çok keskin nişancı tarafından vurulan Kennedy’nin otopsisini Amerikan ordusundaki üst düzey amiral ve generaller yürütmüş ve otopsideki suikast delillerini bir bir sabote etmişlerdi..

Ailesi Kennedy’nin kafasının kesilerek incelenmesini ve böylelikle gerçek suikastçilerin bulunmasını istediğinde ise Amerikan birimleri konuyu şiddetle reddetmişlerdir..Kennedy apar topar gömülerek konu ört pas edilmiştir..
Başkan Kennedy’nin suikast sonucu öldürülmesinden sonra başkan adayı olan kardeşi senatör Robert Kennedy de bir basın toplantısı sırasında İsrail işbirlikçisi Filistinli bir genç tarafından kurşunlanarak öldürülmüştür…

KENNEDY SUİKASTİNİN SONUÇLARI:

Kennedy’nin kapattığı İsrail Dimona çölündeki nükleer santrali tekrar açılmış ve İsrail nükleer silah üretimine eskisi gibi iyice hız vermiştir..
Federal Reserve Bank’ın elinden Amerikan dolarını basma yetkisini alan başkan Kennedy’nin çıkarttığı 11110 sayılı kanun iptal edilmiş ve Amerikan dolarını basma yetkisi tekrar Rothschıld ailesine ait olan Federal Reserve Bank’a verilmiştir..

II.Dünya savaşından sonra ılımlı ve sakin bir politka izleyen Amerika devleti özellikle Kennedy suikastinden sonra soğuk savaş sürecini de başlatmıştır..
Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki soğuk savaştan tüm dünya devletleri çok olumsuz yönde etkilenmiştir..Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki silahlanma rekabeti adeta bir sidik yarışına dönmüştür..

Amerika tüm dünya genelinde emperyalist faaliyetlerine hız vermiş ve Vietnam’a saldırmıştır..Vietnam’da binlerce kişinin ölmesine ve birçok ülkenin bu savaştan dolaylı olarak zarar görmesine neden olmuştur..
Amerika’da İsrail lobisi ise iyice pervasızlaşmış ve yönetimde söz sahibi olmuştur..
Amerika İsrail devletinin yaptığı katliamlara sesini çıkaramaz hale gelmiş ve İsrail ile suç ortaklığı yapmaya başlamıştır..

En basitinden örnek vermek gerekirse İsrail devletinin çok gizlice yürttüğü ”Samuel Vanunu’yu kaçırma operasyonu” na istemeden şahit olan bir Amerikan Fırkateynindeki 23 deniz piyadesi İsrail hücum botları tarafından açılan ateşle öldürülmüştür..Denize düşüp kaçmaya çalışan
askerler bile İsrailliler tarafından öldürülmüştür..Olayın basına sızmasına izin verilmemiş ve yahudilerin kontrolündeki Amerikan basını konuyu haber bile yapmamıştır..

CIA tüm dünyada ”komünizmle mücadele” doğrultusunda adına GLADIO denilen ve Beyrut’taki gerilla kamplarında eğitilen katillerden ve paralı askerlerden oluşan gizli bir ordu hazırlamış ve bu paralı katilleri maaşa bağlayarak dünyanın heryerinde komünistleri ve sol düşüncelileri öldürmekle görevlendirmiştir.

Bu bağlamda Türkiyedeki sağ-sol çatışmaları,siyasi amaçlar için işlenen cinayetler,katliaml ar,terörist eylemler,Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi ve 12 Eylül darbesi hep Gladıo’nun eserleridir..
Gladıo ordularının kurulması ne tesadüfse Kennedy suikastinden hemen sonraya denk gelir..
Amerika’nın büyük ortadoğu projesi başlamıştır..
Büyük Ortadoğu Projesinin diğer adı ise Büyük İsrail Devletiprojesidir..
Kennedy suikastinden sonra Büyük İsrail Devleti Projesine hız verilmiştir..Büyük İsrail Devleti Tevrat’ta Tanrı Yehova’nın yahudilere vaad ettiği topraklardan oluşmaktadır..

11 Eylül saldırıları,Münihteki eylemler ve daha birçok terörist eylem aslında Büyük İsrail Devleti projesinin birparçasından başka birşey değildir..

Büyük Ortadoğu projesi yeni birşey değil..Yüzyıllardır var olan bir proje…Osmanlıların yıkılması,Arapların parçalanarak bir sürü ülkeye bölünmesi,Türkiye’deki terör eylemleri ve istikrarsızlık ve Irak, İran gibi ülkelerin periyodik olarak neredeyse her on on yılda bir sorun çıkarması rastlantı olmasa gerek !!

Alıntı!

Sadullah Başar

1982 İstanbul doğumluyum. Yapı tasarım işi ile ilgilenmekteyim. Antik uygarlıklar, dinler öncesi tarih ilgi alanım. Manisa' da ikamet etmekteyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu