Evrendeki Torus Enerjisi
Kendi kendisini sürekli yenileyen ve arttıran sonsuz bir enerji modeli var mıdır?
Her şeyin sınırlı olduğu, bir başlangıç ve bitişi olduğu, tüm enerjilerin sonlandığı bir dünyadayız. Petrol temelli enerjiye dayanan tüm medeniyetimiz bir sona doğru gidiyor. Yeni enerji kaynakları bulmaya ya da kullanmaya da niyetimiz yok gibi görünüyor. Kurulan tüketim sistemlerini bozmak kimsenin harcı değil ne yazık ki.
Birçok bilim adamı tarafından bulunan maliyetsiz ve dönüşümlü enerji modelleri mevcut sistem tarafından yok edilmiştir. Bu enerji modellerinin temel sistemi, çift kutuplu çekim alanı kullanılarak yaratılan bir sistemdir. Çift kutbun birbirine yarattığı etki bir kez başladıysa harcadığı enerjiden daha fazlasını üreterek kendi kendine devam eder. Bu kutupluluğun yarattığı enerjinin döngüsüne TORUS modeli adı verilir.
Torus şekli, matematiksel bir örüntü olarak da formüle edilmiştir. Bir elmanın, bir simidin şekli torustur. Torus şekli, yaşam içeren birçok birimin üzerinde mevcuttur. Dünyanın, gezegenlerin, güneş sisteminin, uçağın, uçan dairenin ve atomun dönüşü üzerinde torus örüntüsü vardır. Bazı bilim adamlarınca evrenin şeklinin de torus modelinde olduğu kabul ediliyor. Torus örüntüsü içindeki enerji, merkez etrafında daireler çizerek bir uca akar ve diğer uçtan çıkar. Kendini ayarlayan kaotik bir sistemdir ve dengelidir. Yani merkezdeki enerji, bir uçta karadelik, diğer uçta ak delik gibi davranır.
Tesla’ nın bulduğu ve Sanayici Morgan tarafından sabote edilen enerji sistemi Torus modeline göre hazırlanmıştı. Sonraki yıllarda benzerleri bulunan bu sistem, batı bilimi geçmişinde sürekli bastırılarak yok edilmiştir. (Meraklısına not: Thrive adlı belgesel bu konuyla ilgili bilgiler vermektedir.) Füzyon enerjisi çalışmalarında torodial formlar Rusya’da kullanılmaktadır.
Torus örüntüsü pek çok gizem taşır. Dünya üzerinde kadim zamanlardan kalma yaşam çiçeği formu, torus örüntüsünün iki boyutlu iz düşümüdür. Bu konuda araştırmalar yapan Nassim Haramein, geometrik hologram çalışmalarıyla bunu ispat etti.
Cennetten kovulan Âdem ile Havva’nın bilgi ağacından yedikleri elmanın şeklinin de bir torus örüntüsü olduğunu düşününce gizem artıyor.
Kutsal bir geometri olduğu düşünülen torus örüntüsünün, insanın bedeni üzerinde de manyetik olarak var olduğu kabul edilmeye başlandı son yıllarda. Bu bilgi aslında yeni değil, tam aksine çok çok eskidir. Kadim kıtalardan ve uygarlıklardan kalan yaşam çiçeği bilgileri içinde bunu görebilmek mümkün. Kabala bilgilerinin temelinin de bu örüntünün gizemlerine dayandığını bilenler biliyor.
İnsan bedeninde var olduğu kabul edilen çakralar, Torusun merkezinden geçen ana hat üzerindedir. Tepe çakrası ile kök çakra arasındaki manyetik alanın merkez noktasında ise kalp çakrası vardır. Kalbin taşıdığı yüksek manyetik alanın tespit edilmesi, bedenin etrafındaki torus manyetiğini açıklamak için önemli bir delildir.
Kalbin Manyetik Alanı
Kalpteki nöron hücreleri beyinle iletişim kuruyor ve kalbin faaliyetlerini düzenliyor. Kalpten beyne ve beyinden kalbe bilgi akışı gerçekleşiyor. Kalpten beyne gönderilen bilgi miktarı, beyinden kalbe gönderilenden daha fazladır. Kalbin nöronları nörotransmitterler ile ilişki içindedir. Kalbin, beyinle kurduğu iletişim; sinirler ile nörolojik bir iletişim, kan basıncı dalgalarıyla biyofıziksel bir iletişim, hormonlar ve nörotransmitterlerin kurduğu biyokimyasal iletişim ve elektromanyetik iletişim olmak üzere pek çok farklı yoldan kuruluyor.
Kalpte üretilen biyoelektromanyetik alan, beynin elektromanyetik gücünden 5000 kat daha fazladır ve çok geniş bir alana etki etmektedir. Kalbin ritmik atımı ile üretilen kan ile ses basıncı ve elektromanyetik yayılım, vücuttaki her organ ve hücre tarafından algılanır. Dokular tarafından emilen ve yansıtılan bu manyetik alan, aynı zamanda o enerjinin yayılma sahası içinde bulunan kişiler tarafından da hissedilebilir.
Kalbin çalışması, sempatik ve parasempatik sinir sistemi ile bağlantılıdır ve transmitterler aracılığıyla duyguların kimyasını etkiler. Düşünce-Duygu-Nefes piramidi bu nedenle önemlidir. Kalp atım hızının senkronizasyonu ile nefes senkronizasyonu birbiriyle uyum içinde olmalıdır. Bu uyum, beynin çalışmasını ve duyguların kimyasını olumlu etkiler.
Bedendeki Torus Kafesi
Kalbin kan sıvısını pompalaması, dairesel dalgalar ile gerçekleşir. Bu yüzden kalpten çıkan dağıtıcı damarların içinde, bu dairesel yayılımı organlara doğru yönlendirebilmek için kapakçıklar ve kasılma sistemleri mevcuttur. Nefesin ritmi, kalbin dairesel yayılımı ile senkronize olduğunda, bedenin tümüyle bir ahenk yaratarak, merkezinde kalbin olduğu büyük bir torus kafesi yaratır. Bu kafesin iki kutbu vardır, aşağıdaki yeryüzü ve yukarıdaki evren…
Yeryüzü kutbu, omurganın sonundaki kuyruksokumu ile başlar. Evren kutbu ise bedenin tepe noktası ve epifiz bezidir. Ruhun bedene bu noktadan girip, bu noktadan çıktığı ve epifiz bezinin bilincin merkezi olduğu söylenir. Epifiz bezinin büyümesinin 1-2 yaşına kadar devam etmesi de bunu kanıtlar görünüyor.
Torus kafesinin ortasından geçen girdaba benzer boşluk alanda sıralanan enerji merkezleri vardır. Çakralar adıyla tanımlanan ve bedendeki bezlere karşılık gelen bu enerji merkezleri, kişinin torus kafesinin şeklini, gücünü ve kalitesini etkiler. Fiziksel sağlığı ve dengeyi kuran bölgesel bezlerin her birine karşılık gelen duygu ve farkındalık seviyesi vardır.
Duygu durumlarının türü, beden üzerindeki hastalıkların yerini belirler. Çakra bilgilerine erişen ve nefes ile uğraşanlar, bir kişinin duygu durumunu analiz ederek hangi organda sorun olduğunu rahatlıkla bulurlar.
Fiziksel bedenin etrafında bir enerji bedeni olduğu bilgisi binyılların bilgisidir. Bedenin etrafını saran bu enerji alanı birçok etkiye bağlı olarak her varlıkta farklı bir modeldedir. DNA ışıması, hücrenin vibrasyonları, beynin düşüncelerle yaydığı dalgalar ile sürekli değişen bu model holografik bir yapıdadır. Alçalıp yükselen elektromanyetik frekanslarla kendini belirleyen bu alan, evrenin nabzı ile uyumlu bir ilişki kurduğunda COHERENCE dengesi denilen 0.10 Hertz frekansında olur.
Evren modeli olarak Torus şeklini kabul edenler der ki, Evrende yol alan bir şey başladığı noktaya geri döner. Yol alabilen şeyin, ışık olabileceğini düşündüğümüzde zaman kavramı işin içine girer. Çünkü ışık, zamanın içinde yolculuk yapar. İki ucu açık boru gibi bir kanala sahip olan Torus şekli, uzay-zamanı açıklamak için de uygun bir modeldir.
Torus modelinde frekansların yayılımı sırasında oluşan karşıt dalga bantları, bazı noktalarda kesişirler. Bu kesişim noktaları arasında kalan boşluklar nedeniyle Torus modeli, kafes gibi bir yapıya sahiptir. Tüm evrenin oluşturduğu modele evrenin kozmik kafesi denilebilir. Bu kafes Torus manyetiğine sahip olarak insanın etrafında da vardır ve evrenin kozmik kafesi içinde yer alır. İnsan Torus kafesinin kesişme noktaları ile evrenin kozmik kafesinin kesişme noktaları, ortak manyetik söz konusu olduğunda birbirine bağlıdır. Konu-duygu-düşünce-bilinç-farkındalık gibi alanlardaki ortak frekanslar bu bağlanmayı oluşturur.
Uzay-Zamanı modellemek için kullanılan Torus, evren için her daim dengededir. Fakat insan söz konusu olduğunda bu dengenin her an aynı olacağını söylemek mümkün değildir. Coherence dengesi denilen frekans, öfke, stres, gerilim, mutsuzluk gibi duygu durumlarında bozulur. Bu bilgi ortaya çıktığından beri bazı doktorlar bu dengeyi korumak için EM cihazı denilen bir cihaz takarak dolaşmaya başlamışlar. Cihaz, bedenin frekansı 0.10 Hertzten uzaklaşınca sinyal verir ve kişi kendi duygu durumunu kontrol etmeye yönelir. Hatta, bazı ülkelerde GEM terapi adı verilen insan bedeninin manyetik alanını düzenleyen tedaviler uygulanmaya başlanmıştır.
Bu tedavi yönteminde insan üzerindeki manyetik alan merkezinin kalp bölgesi olduğu kabul edilir. Tedavi cihazı ile bu bölge üzerinde frekans çalışması yapılır. Bu tedavi sistemi ile ilgili Güç Katalizörü adında bir kitap yazan John Whale, bedenin önünde kalbe, sırtta ise kürek kemikleri ortasına denk gelen bölgenin, Toltek bilgeliğindeki “Birleşim Noktası” olduğunu söyler.
Carlos Castaneda, yazdığı kitaplarda, insanın evrene bağlanma noktasının kalp arkasında olduğunu ve insanın ışıklı manyetik bir yumurta içinde olduğunu söyler. Bu bilgiyi binlerce yıl öncesinin gizemli Toltek Uygarlığının üstatlarından almıştır. Castaneda, birleşim noktasının manyetik bir bant noktası olduğunu ve kayması ile insanın farkındalığının başka boyutlara geçebildiğini söyler. 1960 yıllarında yazdığı kitaplardaki bilgiler, bugün bilim için ancak kısmen açıklık kazanmaya başlamıştır. Torus örüntüsünün insan etrafında var olduğunun anlaşılması, kalp elektromanyetik alanının keşfine bağlı olarak anlamlanmıştır.
Torus Kafesi ve Nefes
İnsan etrafındaki torus kafesinin, kalp-düşünce-nefes ile bağlantılı olduğu ve her birinin insan etrafındaki elektromanyetik alanı değiştirmede belirleyici olduğu bilimsel olarak kanıtlandığına göre, nefesi yöneterek bu manyetik alanın yönetilmesi mümkün müdür? Nefesin tüm gücünü bilenlere göre, nefes ile insan etrafındaki manyetik alanın tam kapasite ile dengeli olarak devreye girmesi mümkündür. Bu manyetik alan 17 metreye kadar etki yaratacak büyüklüğe gelebilir. Çakra merkezleri torus girdabının ortasından geçer. Her bir çakra bir enerji merkezidir. Tüm çakraların dengeli ve tam güçle enerji ürettiği bir beden dengesi, kalp elektromanyetiği ile birleştiğinde, bedendeki tüm doku, hücre ve DNA’nın yarattığı titreşimler, zihnin ve bilincin ortak niyetinin emrine girer. Bu birliğine ulaşıldığında oluşacak olan enerjetik beden, evrenin kozmik kafesinin yetkilerine sahip olabilir. Çünkü bu birlik hali, evrenin nabzı ile birlikte atmayı sağlar. Evrenin frekansında titreşebilen insan, kozmik ile bütünleşir. Bu bütünleşme sırasında insanın ulaşacağı enerji, Torus örüntüsü kurallarına göre çok yüksek bir güce ulaşır. Bilinci ile kozmiğin kafesi içinde dolaşabilir, bilgi alabilir, yolculuk yapabilir. Niyeti ile kozmiğin kuantum alanı içinden herhangi bir dalgayı kendi realitesine çökertip, pek çok şeyi gerçekleştirebilir.
Kadim bilgilerde bu gücün başarabilecekleri arasında başka bir boyuta geçmek olduğu da söylenir. Kabala bilgilerindeki sonsuz bedene kavuşma çalışmalarında torus ve nefes bilgileri vardır. Sesler ve nefes kullanılarak yapılan çalışmalar, kabalistler tarafından gizemle saklanmaktadır.
Torus Nefesi
Torus kafesinin en büyük gizemi, bilinci zaman boyutunun içinde sıçratabilmesidir. Bir bilincin kendi tüm zamanlarının içindeki bu yolculuğu yapabilmek için özel bir nefes tekniği kullanılmalıdır. Merkezde bulunan kalp bölgesinden başlayarak oluşturulan dairesel manyetik alanlar, çakraları takip ederek dışarıya doğru genişletilir. Bir insan torusunun içinde merkezden başlayıp dışarıya doğru büyüyen iç içe geçmiş üç tane torus küresi vardır. Her alan belirli bir zaman boyutunun kademesi içine girilmeyi sağlar. En dıştaki makro torusa ulaşıldığında, nefes alan varlığın tüm zaman potansiyellerinin alanına ulaşılmış olur. Bu potansiyeller, hem geçmişi hem de geleceği kapsar. Torusun örüntüsü içinde içiçe geçmiş manyetik iki ana bölüm vardır ve bir bölüm geçmiş zamanı, bir bölüm gelecek zamanı kapsar. Her ikisine de girebilmek için önce kalp merkezindeki sıfır noktasındaki bilinç anında olmak gerekir.
Beyine ve bedene gerekli kimyayı yaşatırsanız, Torusunuzun mutlak sıfır noktasında kalıp, geçmişlerinizi ve geleceklerinizi izleyebilirsiniz.
Alıntı