MEDYUM KİMDİR?
Bedensiz varlıklarla ruhsal bağlantı kurup, insanlarla ruhlar arasında iletişimi sağlayan, hassas yapılı, özel yeteneklere sahip kimseye medyum denir.
Medyumluk, yapmış olduğu fonksiyon ve meydana getirmiş olduğu işler bakımından dünyanın en eski irtibat aracıdır. Medyumlar göksel dünyayla, yani ahiret dediğimiz ruhsal dünya ile fizik dünya arasındaki bağlantıyı en sağlıklı şekilde kurabilecek, birini diğerine bağlayabilecek, ruhsal âlemdeki ilkeleri ve yasaları fizik âleme aktarabilecek ve anlatabilecek güçte olan varlıklardır. Medyumluk kendini ruhsal dünyaya teslim etmektir. Kendini ruhsal dünyaya teslim eden biri gerçekten gerekiyorsa medyumlaşabilir ve ruhsal dünya ile fizik dünya arasındaki irtibatı en güvenli şekilde meydana getirebilir.
Medyumluk çeşitlidir. Başlıca iki kısma ayrılır:
1- Fiziksel Medyumluk
2- Zihinsel Medyumluk
Fiziksel Medyumluk: Darbeci, telekinetik, ışık, direkt ses, apor, materyalizasyon (ektoplazmik) ruhsal fotoğrafçılık, levitasyon, mulajcılık, tekinsiz ev, dedublüman vs
Zihinsel Medyumluk: Görücü, duru görür, duru işitir, sezgisel, bedenlenme, yazıcı, çizici, psikometri, içsel, darbeci, şifacı, telepat, önceden bilici, radyestezist vs.
Ruh varlığının fizik planlarla kurulacak irtibatta bir aracıya ihtiyaç vardır. Bu aracı medyumdur. Ruh varlığı fizik planlardaki bedenlenmiş kişilerle irtibat kurabilmek, o alanlarla işbirliği yapabilmek için bir enerji alanı meydana getirir ve o enerji alanıyla kontak kurabilir.
Ruhların öğretilerinin bir nevi tercümanı olan medyumlar insanların maneviyatının olumlu yönde gelişiminde ve yenilenmesinde önemli rol oynarlar.
Medyumluğun esası kişisel istek ve beklentilerinin tümüyle bastırılmasına, pek çok çileli durumlarla baş başa kalmaya dayanır. Öyle bir durumdur ki psişik mekanizmanın gücü ve bunun şuurlu olarak uygulamaya konulması bir tür iletişim hattı yaratır. Bu iletişim hattı aracılığıyla ruhsal rehberler aracı medyum kanalı ile başka insanların ihtiyaçlarını karşılarlar.
Medyumluk kapsamı geniş ve önemi evrensel olan bir vazife fikrine, vazifesini bilmeye ve bu vazifesini yapmaya dayanır. Medyumluk her dönemde ve her toplumda gizli ya da açık olarak mevcut olmuştur.
Medyumlar ruhsal planların dünya insanlığının gelişimiyle ilgili işlevinin yürütülmesinde aracılık etmişlerdir ve etmeye de devam edeceklerdir.
Nekromansi
Nekromansi (Yunanca: nekromantía, İngilizce: necromancy), ölmüş kişilerin ruhlarını, birçok nedenden dolayı, doğaüstü kötücül güçlere karşı ruhsal koruma olarak çağırma olayına verilen addır.
Antik Mısır ve Babil’de ortaya çıkan nekromansi ayrıca İsrail, Çin ve Greko-Roman dünyada da bolca tatbik edildi. Hıristiyan Kilisesi için nekromansi, saf olmayan ruhlarla şeytani alışveriş, mücrim merakla gerçekleştirilen ayinler ve yasak ruh çağırma eylemiyle eş anlamlıydı. Ancak, Ortaçağ boyunca varlığını sürdüren nekromansi, bir gizli rahipler grubu arasında, eşi görülmemiş bir rağbet kazandı.
Grup yeraltı ruhlarıyla, hatta meleklerle iletişime girebilmek için büyük bir coşkuyla büyü kitaplarına başvuruyordu. Fal ve teürji gibi diğer antik bilimler üzerinde de şevkle çalışıldı. Hem simyacılar hem de rahipler sınıfı arasında, eski kaynaklarda türetilmiş özel şifreli alfabeler ve diğer sembolik araçlar sayesinde ‘’öbür dünya’’ ile iletişim kurulabileceği düşüncesi giderek popülerlik kazandı.
Antik Köken:
Nekromansi ayinleri ve hayalet defetme/ ruh çıkarma metinleri antik Yakındoğu’da her yerde bulunabiliyordu. Mısır’da henüz M.Ö ikinci binyılda, ölen kraliyet mensuplarına danışma, kamu yararı için devlet tarafından karşılanıyordu. İlkçağ’da Anadolu’da şeytani ruhlarla ve tanrılarla ayinsel iletişim, yere kazılan çukurlarla gerçekleştiriliyordu.
Çukurlar yeraltı tanrılarına dünyalar arası geçiş kapısı sağlıyordu. Bu zengin mistik ayinler beşiğinin ve Arapça büyü metinlerin çevrilmesine yönelik büyük dalganın ortak bir sonucu olarak 12. ve 13. yüzyıllarda Avrupa ruhban sınıfının bilgili ve eğitimli üyeleri dikkatlerini nekromantik metinlere çevirdiler.
Metinler astral sihir ve ruh çıkarma tekniklerinin, Hıristiyan ve Yahudi öğretileriyle seztezini içeriyordu. Bu yazılarda betimlenen büyü sistemleri, önceki yüzyılların basit efsunculuğundan çok farklıydı ve kapsamlı sihir ve çağırma yöntemlerine dönüşmüşlerdi.
Ortaçağ nekromanserlerinin ezoterik araçları arasında büyü çemberleri, ruh çağırma, kurban verme, kılıçlar ve dua yer alıyordu. Sihirli alfabelerin de büyük önemi vardı. Çemberler yere çiziliyor, çoğunlukla onlara, Hıristiyan ve Okült düşüncelerden geliştirilen çeşitli mistik semboller eşlik ediyordu. Ruhsal varlıkları memnun etmek için uygun zaman ve yerde insan ve hayvanlar kurban ediliyordu.
Okült üzerine en önemli Ortaçağ yazıları Benediktin rahip Johannes Trithemius (1462-1516) ve onun öğrencisi Heinrich Cornelius Agrippa (1486-1535) tarafından yazıldı. Agrippa’nın Okült Felsefesi Üzerine Üç Kitap (1531-33) adlı eserinde şifreli simya formülleri, Kabalizm ve ruhlar dünyasıyla iletişime geçmekte kullanılan tablo ve Teb alfabesi yer alıyordu.
Alıntı