Efsane/Mitoloji
NORS KOZMOSU
Eski Nors efsaneleri kozmosu, cücelerden devlere kadar, her biri farklı türlere ev sahipliği yapan bir çok değişik bölge ya da dünyalar olarak tasavvur etmişlerdir. Bu çeşitli dünyalar Yggdrasil adı verilen ve aynı zamanda dünya ağacı olarak da bilinen karaağacın dalları ve kökleri tarafından tutulmaktadır. Bu dünyaların kesin ayrıntıları her ne kadar bir kaynaktan diğerine değişiyorsa da Yggdrasil sabit bir figür olarak kalmaktadır.
Mit
Dünya ağacı Yggdrasil, Yeraltı’nın en dipteki bölgelerinden gökyüzünün en üst katlarına kadar tüm evreni tutar. Ağacın Nors evreninin farklı bölümlerini nasıl tutabildiği konusunda yazarlar arasında bir görüş birliği yoktur ancak hepsi de ağacın dünya için destekleyici bir bel kemiği olduğunda hemfikirdir.
Köklerde
Yggdrasil’in altında üç tane devasa kök bulunmaktadır. Bazıları bu köklerden birinin Asgard’ı, Aesir’in ya da esas tanrı ve tanrıçaların evini tuttuğuna inanırlar. Efsanenin diğer versiyonlarında ise Asgard, ağacın bazı dallarının tuttuğu, diğer dünyalarla Bifröst adı verilen bir köprüyle bağlanan, havada asılı bir yerleşim yeridir. Ağacın ikinci kökü Jotunheim’i, buz devlerinin buzdan evlerini tutmaktadır. Hemen yanında bilgelik tanrısı Mimir’in kesik kafası ve Mimir kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyu, sularıyla bilgelik ve akıl taşımaktadır. Üçüncü kök Niflheim adı verilen ve dünya yaratılmadan önce de var olan başka bir soğuk bölgeye uzanmaktadır. Bu bölgede tek ısı kaynağı Hvergelmir adındaki topraktan çıkan sıcak su kaynağıdır. Hemen yakında kötülük yapanların sonsuza dek günlerini geçirecekleri Yeraltı Kraliçesi Hel’in evi vardır.
Dallarda
Yggdrasil’in tam ortasında insanların dünyası Midgard vardır. Evrenin tam ortasında olduğuna inanılır ve bazı kaynaklara göre Asgard’a Bifröst köprüsüyle bağlanmaktadır. Tanrı Heimdall tarafından korunan bu köprüyü, sadece tanrılar ve ölmüş kahramanlar, Odin’in Asgard’daki evi Valhalla’ya giderlerken kullanabilirler. Yggdrasil’in dalları tarafından tutulan diğer dünyalar arasında karanlık elflerin evi olan Svartelfheim ve aydınlık elflerin evi Gimle de vardır.
Değişik Kaynaklar
Nors evreni ile ilgili bazı kayıtlar bu dünyalar için farklı konumlar vermektedir. Bunlardan birine göre Jotunheim, Midgard’ın doğusundadır ve insanların dünyasından nehirler ve ormanlarla ayrılmıştır. Gimle, bazı kaynaklarda, gökyüzünün yüksek bir yerinde konuşlanmış parıltılı bir mekandır. İskandinav yazarlar orta çağlarda Hristiyan kültüründen etkilenmeye başladıklarında Gimle’yi bir tür cennet ve aydınlık elfleri de Hristiyan meleklerinden bazı özelliklere sahip periler gibi görmeye başlamışlardır.
Yggdrasil’in Yaratıkları
Yggdrasil ”Ygg’in (veya Odin’in) atı” anlamına gelmektedir. Nors şairlerinin lirik anlatımıyla Odin ağaçta sallanırken ona ”binmiş” ve bu arada ”rune”larda bulunan tüm bilgiyi almıştır. Ağaç ondan sonra da pek çok hayvana ev sahipliği yapmıştır. Yüksekteki dallarından birinde kartal ve atmaca, altında ise başlarını büyük bir yılanın veya ejderhanın çektiği pek çok yılan türü yaşar. İkisi arasında da bir sincap ve dörtlü bir geyik topluluğu bulunmaktadır. Sincap aşağıdaki yılanla yukarıdaki kartal arasında kindar mesajlar taşıyarak ağaçta bir aşağı bir yukarı gidip gelir, böylece ikisi arasındaki düşmanlığı sürdürür. Geyikler doğal birer ağaç budayıcı oldukları için Yggdrasil’in yapraklarını ve filizlerini yerler.
Bifröst
İnsanlarla tanrıların dünyaları Midgard’ın üzerinde gökyüzünün ortasından geçen, gökkuşağından bir köprüyle birbirine bağlanırdı. Bu köprüye İzlandalı yazar Snorri Sturluson tarafından Bifröst adı verilmişti. Bunun anlamı ”pırıltı’ydı. Dünyanın sonu geldiğinde güneyin ateşli dünyası Muspell’in savaşçıları köprüyü geçerek Asgard’ın tanrılarına savaş ilan edecekler ve Heimdall tanrıları son savaşa çağırmak için boynuzu öttürecekti.
Nidhogg Krallığı
Yılan veya ejderha Nidhogg’un krallığı ağacın ayaklarındaydı. Burası hem tehlikelerle hem de özel ödüllerle dolu anlaşılması güç bir yerdi. Bu özel ödüllerin en başında bilgelik gelirdi ve ağacın altındaki üç kuyudan biri olan Mimir’in kaynağından gelirdi. Diğer iki kuyu daha tehlikeliydi: Biri kader kuyusuydu ve insan ömrünün uzunluğunu tayin eden Nornlar tarafından korunurdu. Diğeri ise zehir kuyusuydu ve Nors Yeraltısı Hel’in nehirlerinin kaynağıydı. Bu karanlık bölgelerin etrafında Nidhogg kayarak dolaşırdı. İnsan ölülerinin etleriyle kendisine ziyafet çeker ve Yggdrasil’in köklerini kemirirdi.
Kaynak: KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları
Görsel Düzenleme ve Dünya Ağacı Görsel Tercüme: Çiğdem Sarıgül
Ana Görsel: Noah Bradley