Ezoterik/Gizli Bilgiler

Bir Dönüşüm Sanatı: Simya

 

Simya gerçekte dönüşümün sanat karşılığıdır. Ari olmayanı birçok süreçten geçirerek arınmış, saf ve temiz yapma çabasıdır.

Simya çalışmalarında anahtar terim dönüşümdür. Metallerin altına dönüştürülmesi gibi ve bu madde üzerine yoğunlaşma yönelimi de aslında gerçek simyanın doğasını gizlemek için çok etkili bir perdedir.

İnsanlığın yaygın hatası olan anlamdan ziyade maddeye odaklanmayı simyada da görmekteyiz. Bu ise insanları maddeye alıştırarak aldatmaktadır. Kişi maddeye dayalı olarak saptırılırken arkasındaki anlamlardan kendi isteği ile uzak tutulmaktadır.

Simya gerçekte dönüşümün sanat karşılığıdır. Ari olmayanı birçok süreçten geçirerek arınmış, saf ve temiz yapma çabasıdır. Simyacılar ruhun ölümsüzlüğüne ve Tanrının birliğine inanmaktadır. İçsel keşif disiplini de denilebilir. Ezoterik karakteri gereği halktan gizlenmiş ve inisiyasyon ile bilgiler aktarılmış ve keşifle gelişmiştir.

Tasavvufta, saliklerin seyri sülukta ilerlemeleri gibi inisiye simyacılarda kendi yollarında bir çeşit keşif eridir. Tasavvuftaki vuslata erme gayretini simyada felsefe taşı vasıtasıyla ‘Ars Manga’ya yani ‘Büyük Ulu Sanata’ ulaşabilme olarak görmekteyiz.

Birbirlerinden zıt cereyanlar halinde ve birbirleri içerisinde, devamlı bir surette doğan madde ve mana akışını asıl birliği ve biri anlama yolunda inceleyen simyacılar, altına ulaşma sembolizmi altında kendi çalışmalarını halktan gizlemişlerdir.

Bu simyacılar arasında birçok tanınmış kişi de bulunmaktadır: Sir Isaac Newton, Robert Boyle, Paracelsus, Nicholas Flamel, Edgar Cayce, Arnaldus de Villa Nova, Cabir bin Hayan, El-Razi, Thomas Norton, Denis Zachaire, John Dee, Albert de Bollstaedt, Henrig Brand, Salomon Trismosin.

Simyacılara göre, madde birdir ve sonsuz farklı şekiller alabilir. Bilinmeyenin bilinenden yola çıkılarak çözülmesi metoduna dayalı simya düşüncesinde, bu dönüşümlerin sırlarını çözmek ve buna dayalı olarak arka planda gizli olan ruhsal gerçeklere ulaşabilmek vardır. Yapılan tüm çalışmaların kısaca özü bu fikirde yatmaktadır.

Altını başka bir maddeden dönüşüm yoluyla elde etme çalışması ise tamamen semboliktir. Dönüşüm gerçekten olsa bile bu sembolizmin anlamı dönüşüm sonrası elde edilen altından daha değerlidir. Çünkü buradaki amaç altın elde etme değildir. Sembolizm ile gizlenen nedir? Yine sembolizm ile gizlenen felsefe taşını elde etmektir. Felsefe taşı, simyanın hem nihai amacı olarak görünürken hem de simya o taş olmadan olamamaktadır. Çalışmalar felsefe taşına muhtaçtır.

Batı simyasındaki ‘Visita Interiora Terrae Rectificando Invenies Occultum Lapidem’ cümlesi ‘Dünyanın derinliklerini ziyaret et gizli taşı bulacaksın’ anlamına gelir. Buradaki dünya, gezegen olan dünya değildir. İçsel dünyamızın derinliklerinde tanrısal olan öz ile ilgili bir bağlantının bulunabileceği anlamına gelir. Bu haliyle simya çalışmaları simyagerin iç dünyasındaki felsefe taşı ile yürütülebilir.

Taocu simya görüşüne göre ise, insan ölümsüzlüğe yani felsefe taşına üç süreç sonucunda ulaşabilir. Buradaki ölümsüzlükte yine her zaman olduğu gibi semboliktir. Bunlar: Çi, Çing ve Şen’dir. Çi, sürdürülebilirliktir. Sebat ya da süreklilikte denilebilir. Çing, üretim, bereket, oluşturma ya da düzendir. Şen ise görünüm, ortaya çıkarma ve belirmedir.

Zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak kullandığımız enerjilerin sürekliliğini dönüşüm eksenli bir yapıya oturtarak sonraki süreçlerin ortaya çıkmasına hizmet eden Çi, bu yapısıyla her üç süreçte de devam eder ve bu sayede tüm süreçler durağan yapıdan kurtulmuş olur.

Devamlı dönüşümün bir yere oturtulması ve şekillendirilmesi gereken yapısı ise Çing sürecinde harmonik bir rezonansa oturtularak yükseltilir. Şen’de ise nihai şekil verilir ve batı simyacılarının tabiri ile felsefe taşı ruhta ve zihinde kendisini gösterir.

Aslında simyanın gizemi fikirlerin nasıl dönüştürüleceği ile ilgilidir. Dönüştürülen fikirler dönüşüm sağlar. Sağlanan dönüşüm de ilerleme! Fikir dönüşümünden de önce değişim süreci gereklidir. Önce tırtıl olarak gezildiğinin bilinci sonra ise koza örmenin yollarının keşfi ve dönüşmüş kelebek olarak ortaya çıkmanın bilgeliği.

Ruhun derinliklerinde bulunan felsefe taşının akıllıca yönetimi sayesinde zihnin altın değerinde işleyişi. Dönüşümün değerini altın ile sembolize ederken dönüşmüş olanın gizlenişi ise altını kötü niyetlilerden saklama çabası olsa gerektir. Bu nedenle de simya hala gizli ve gizemlidir.

Kaynak: Türker Ercan – indigodergisi.com

Çiğdem Sarıgül

Çocukluğumdan beri bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırıyorum. : )

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu