midnight_by_joe_maccer-d7x99oa

Yeni Çağa Hazırlanırken

 

Biliyorsunuz ki bir süredir artık birçok yerde Kuantum’ la ilgili bilgiler, Çakralar, Aura katmanları, mantralar, çeşitli enerji şifa çalışmaları, doğal, organik gıda ve kozmetik ürünleri bayağı bir gündemde.

Elimizi sallasak bir Kuantum koçuna ya da bir enerji dengeleme uzmanına çarpıyor (bende dâhil) artık. Birkaç senedir aydınlanmayı seçmiş birçok insan yerinde saymayı bırakıp, bu tür (yeni moda) çalışmalara başlamıştır.

Bir o kadar da bu değişmeyi seçmiş insanlara hayretle şaşıran başka insanlar da var tabii ki. Sanki mistik bir şeyle uğraşıyormuş gibiyiz ya da yeni bir şey keşfetmiş gibiyiz. Sanki yeniden Amerika’ yı keşfetmiş gibiyiz aslında. Şunu bilmek gerekir ki bu bilgiler hep vardı. Zaman geçtikçe, bilinç seviyemiz yükseldikçe eski Ezoterik bilgileri tekrar hatırlıyoruz.

İçinde bulunduğumuz Egzoterik (herkesin bildiği gizli olmayan bilgiler) çağdan yavaş yavaş (bence) olması gereken Ezoterik bilgi çağına geçiyoruz. Artık sabah programlarında bile bu bilgilerden bahsediliyor.

Masaru Emoto suyun hafızası olduğunu savunup, bilincimizle suyun moleküler yapısını etkileyebileceğimizi öğretti. Bu yeni bir şey değil aslında; bizim adetlerimizde de suya dua okuyup, ihtiyacı olana içirme var. Atalarımız biliyordu suyun hafızası olduğunu.

Ya da bedenimizin etrafında bulunan ve Aura dediğimiz elektro manyetik alanı dengeleme çalışmaları hep yapılıyordu zaten kurşun dökerek. Tabii ki buna Aura dengeleme denmiyordu, nazara iyi gelir deniyordu. : )

Ayrıca atalarımız Kuantum mekaniğin de farkındaydı bence. Kuantum mekaniğini anlatan atasözlerimiz bile var. Mesela; ‘Ağzını hayra aç!’… ’Sakınan göze çöp batar!’…’Ne ekersen onu biçersin!’… gibi. ‘Benzer benzeri çeker’ kanunu yani.

Bal gibi gıdalara metal kaşığın değmemesi gerektiği eskiden de biliniyordu. Büyüklerimiz hep tahta kaşıkla balı karıştırırmış bozulur diye. Ya da en basiti tavuklar bahçede serbest gezinip, ot böcek yiyerek doğal ortamda beslenmesinden dolayı, birkaç senedir çok değişik ve özel bir şeymiş gibi ‘Organik’ gıda adı altında karşımıza çıkıyor. Olması gereken her şeyi yeni bir şeymiş gibi karşılıyoruz.

Bunun gibi bir sürü örnek sıralayabiliriz. O yüzden karşımıza çıkan yeni bilgileri eleştirmeden evvel ilk önce geçmişimize bir bakalım, ondan sonra değerlendirelim diye düşünüyorum. : )

Aşağıda Ezoterizm’ den Egzoterizm’e ve tekrar Ezoterizm’e geçişimiz gayet güzel anlatılmış… (kimin kafasından çıktıysa!)  : )))

Tıp Tarihi Mizahı:

M.Ö: 2000  –  Al bu otu ye.

M.S: 1000   –  O ot kötü, gel bu duayı oku.

M.S: 1250   –  O dua ile beraber al bu iksiri iç.

M.S: 1500   –  O iksirin ne faydası var, al bu hapı yut.

M.S: 1750   –  O hap etkisiz, al bu antibiyotiği iç.

M.S: 2000  –  O antibiyotik kimyasal, al bu otu ye!

Çiğdem Sarıgül – 2014

Hakkında Çiğdem Sarıgül

1969 yılında Almanya' da doğdum. 1996 senesinden beri Antalya' da özel bir hava yolu şirketinde çalışıyorum. Kendimi bildim bileli bu evrendeki gerçek rolümüzü, gerçekten nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi araştırmaya çalışıyorum. : )

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

x

Check Also

a12ef2d9491d550e87de06cf61048f8c

İlk Önce Kendini Düzelt!

  Doğanın, yeşilin elden gittiğini düşünüp, tepki gösterip açık havada iğrenç sigara dumanıyla havamızı kirletenler, yerlere ...